6 Kasım (boğazda avcılık) rezaleti üzerine
Poyrazköy Su Ürünleri Kooperatifinin Denizcilik Genel
Müdürlüğüne İstanbul Boğazında Balık avcılığının serbest bırakılması için
yaptığı başvuru ülke tarihine geçecek bir cevap ile kısmen kabul edildi. İlk bakışta
mesele kaynakların korunması ve sürdürülebilir balıkçılık açısından dikkat ve
tepki çekse de esasında gerek kooperatifin başvurusu gerekse de ilgili
müdürlüğün cevabi yazısı çok daha derin bir tehlikenin kapıya dayandığının
habercisiydi.
Bu tehlike küçük ve basit kurnazlıklar Balıkçılık ve Su
Ürünleri Genel Müdürlüğünün balıkçılık yönetimindeki yetki alanının ve
balıkçılık ile ilgili mevzuatın devre dışı bırakılması tehlikesidir.
Anlatayım;
Ülkemizde balık avcılığının yönetiminin yetki ve görevleri
Tarım Bakanlığındadır. Ulaştırma Bakanlığı veya başka bir bakanlık bu alanda ne
karar alıcı nede icracı değildir. Bu nedenle yazıya verilmesi gereken resmi
cevap “muhatabınız ben değilim” olmalıydı. Lakin Denizcilik Genel Müdürlüğü
böyle yapmak yerine tamam bir günlüğüne kapatıyorum boğazı diyor. Tuhaflık
(veya kurnazlık) işte tamda bu noktada başlıyor. Bu yazı ile Boğazlar Trafik
Ayrım Düzeni içinde avcılık yapmak mümkün değil. Sebebi ise gayet basit balık
avcılığını düzenleyen ve her 4 yılda bir yayınlanan tebliğl (5/! Sayılı) “Marmara
denizi yer yasakları
Madde 6
Ö) İstanbul ve Çanakkale boğazlarında trafik ayrım şeridinde
su ürünleri avcılığı yasaktır.” Diyor.
Uzatmadan net bir şekilde söyleyeyim. Boğazda avcılık için
ya “boğazlar tüzüğünün değişmesi ya da 5/1 sayılı tebliğin tashih edilmesi
gerekmektedir. Bunlar yapılmadan trafik ayrım şeridinde yapılacak her avcılık
yasa dışı olacaktır.
İşte yazının başında bahsettiğim derin tehlike budur.
Tehlike Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün ve balıkçılık mevzuatlarının
tuhaf kurnazlıklarla devre dışı bırakılması tehlikesidir.
Bu duruma itiraz etmesi gerekende en başta Balıkçılık ve Su
Ürünleri Genel Müdürlüğüdür.
Şimdi yapılması gereken (5/1 sayılı tebliğ ortada durduğuna
göre) resmen ve alenen ilan edilen bu yada dış avcılığın engellenmesidir.
Gerek Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün gerekse
de İstanbul Su Ürünleri Şube Müdürlüğünün 6 Kasım tarihinde ne yapacağını hep
birlikte göreceğiz.
Ben bu kepazeliğe izin vermeyeceklerini umuyorum.