Nayloncu geldi hanım ...
Yaşı benim yaşıma yakın olanlar hatırlayacaklardır.
Çocukluğumuzda nayloncular vardı. Sokak sokak gezelerler evlerdeki
kullanılmayan bakır veya sarı ev eşyalarını naylon leğenler ve kovalarla takas
ederlerdi. Hala hatırlıyorum “nayloncu geldi hanım” diye sokakları çınlatan
nidalarını.
Giderek naylon eşyalar metal eşyaların yerini aldı ve artık
evlerde naylon gereçler ile takas edilecek eşya kalmadı. Kalanlar ise antika
statüsünde olduğu için çok değerli hale geldi.
Yine aynı çağlarda naylon eşya yoksulların düşük fiyatları
nedeni ile rağbet ettiği malzemelerin başında geliyordu ve naylon eşya
kullanımı bir sosyoekonomik göstergeydi. Bu nedenle de aynı dönemlerde “naylon”
bir aşağılama sıfatı idi.
Bu yılın “Dünya küçük ölçekli geleneksel balıkçılık ve aile
yetiştiriciliği yılı” ilan edilmesi ve yine 21 Kasım tarihinin de “Dünya Balıkçılık
Günü” olması sebebiyle sosyal medya üzerinde dolaşan mesajlar bana çocukluğumun
“nayloncu geldi hanım” diye bağırışlarını hatırlattı. Önce büyük ölçekli
yetiştiriciler ve yine büyük ölçekli avcılar “küçüklerin elinden farkındalık
yılını” almaya kalktılar şimdi de aslında 21 Kasım örtülü içeriğine itiraz
etmesi gerekenler bilerek ya da bilmeden modaya uyup 21 Kasım kutlamaları veya
etkinliklerini 21 Kasım atıfları ile yapmaya başladılar.
Sosyal medyanın sokaklarında “nayloncu geldi hanım” diye
bağırıyorlar bugün.
Ben yetiştiricilerin bu girişimlerini fotoğraf çektiren bir
grubun arasına girip karede yer almaya çalışan tiplere benzettim hep. Geçmişte
bu bana epeyce komik gelirdi. Ama geçmiş geçmişte kaldı. Günümüzde ise küçük pelajiklerin
tüm dünyada halkın mutfağından peyder pey çekilip “yetiştiricilik sanayinde bir
ham maddeye dönüştürenler” ve onların çirkin rekabetleri karşısında itiraz
etmeleri gerekenlerin bu koroya katılmalarını trajik buluyorum.
Bu yazıyı yazmaya iki şey sebep oldu.
Biri ticari balıkçılığı ve balıkçıyı “ticari” kelimesine “öteki”
anlamı yükleyenlerin önce “2022 küçük ölçekli balıkçılık yılını” meze etmeleri
ve bu gün de aslında 21 kasımın günümüzdeki anlamına itiraz etmeleri gerekirken
21 Kasım’ı meze etmeleri ve Tarihsel olarak bir geleneksel balıkçı şehri olan
İstanbul Bölgesi Balıkçı Kooperatifleri Birliğinin 2022 etkinlikleri ile 21 Kasım’ birleştirerek
“naylondan bir toplantı” düzenlemesidir. Üstelik bu birlik kelimenin gerçek
anlamı ile bir küçük balıkçı örgütüdür.
Toplantı programına baktığımızda çok sayıda konuşmacı
listesinin içinde tek bir küçük ölçekli balıkçı ismi göremiyoruz. Siyasiler
var, bürokratlar var, akademisyenler var ve büyük ölçekli balıkçı var ama tek
bir küçük ölçekli balıkçı yok.
Peki toplantıda konuşulacak konuların içinde küçük ölçekli
geleneksel balıkçı var mı?
Tabi ki yok.
Programın tek oturumunun başlığı “Balık ve
Balıkçının Sürdürülebilirliğine Bilimsel Bakış” olarak
belirlenmiş. Hal böyle olunca bu tek oturumundaki konuşmacılar arasında küçük
ölçekli balıkçılık çalışan bir akademisyen de yok. Belki tek Adnan hoca var ama
oda bu küçük balıkçı denilen ve nesli tükenen kuşun ne olduğundan habersiz.
Haksızlık etmeyelim.
Küçük
ölçekli balıkçının adı tek bir satırda var.
Öğle yemeğinde “küçük ölçekli balıkçıların tuttuğu
palamutları ikram edeceklermiş.
İnsanın aklına “yalancının ….” diyesi geliyor.