Akdeniz Koruma Derneği Datça-Bozburun yarımadasında yürüttüğü
“Egenin Kadın Balıkçıları” isimli projeyi tamamladı. 21 Aralık günü Bozburun
İlk Okulunda da proje final toplantısı yapıldı. Davet ettiler, proje final
toplantısında yorgunluklarını olmasa da sevinçlerini ve heyecanlarını
paylaşmaya gittik. İyiki de gitmişiz neden böyle dediğimi birazdan anlatacağım.
Toplantıyı anlatmadan önce hem Akdeniz Koruma Derneğini hemde
projeyi anlatmakta fayda var.
Akdeniz Koruma
Derneği
Akdeniz koruma derneği genç bir sivil toplum örgütü. Dernek
genç ama kurucuları kadroları yeterince deneyimli ve donanımlı. Uzun zamandır
bu sahada gerek akademik düzeyde, gerek proje düzeyinde gerekse kampanyalar düzeyinde bir araya gelmiş ve çeşitli
faaliyetlerde bulunmuş tecrübeli ve genç arkadaşların harmanlandığı bir STK.
Genç pırıl pırıl ve sahici insanlardan oluşan bu dernek, kendi deyimleri ile “Akdeniz
Koruma Derneği, Akdeniz ekosistemindeki doğal alanların korunması ve tahrip
edilen alanların iyileştirilmesi amacıyla yola çıkmıştır. Akdeniz Koruma
Derneği benzer konularda küresel ölçekte yapılan koruma çalışmalarının önemli
bir parçası olmayı hedeflemekte ve yapılan diğer çalışmaları desteklemektedir”
onları benzerlerinden ayıran önemli
noktalardan en önemlisi ise doğal
alanları sadece coğrafi yapıyı değil o yapı üzerinde yer alan geleneksel
kültürleri ve o doğal çevre üzerinde üretim yapan küçük ölçekli kıyı
balıkçılarınında korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunmalarıdır. Dernek
hakkında daha fazla bilgi edinmek ve yürüttüğü projeler hakkında daha fazla
bilgi almak isteyenler http://akdenizkoruma.org.tr/html/projeler.html
adresini ziyaret ederek daha fazla bilgi sahibi olabilirler.
Ben final toplantısına katıldığım “Egenin Kadın Balıkçıları”
projesinden ve final toplantısının bende yarattığı etkiden bahsetmek istiyorum.
Ege’nin Kadın
Balıkçıları
Proje ile, “Datça-Bozburun Yarımadası Özel Çevre Koruma
Bölgesi’nde balıkçılık yapan kadın balıkçıların ihtiyaçları gözetilerek
balıkçılık mesleğine devamlılıklarının sağlanması ve balıkçılık kültüründe
varlıklarının güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca verilecek eğitimler ve
hibe edilecek çevre dostu av araçları ile sürdürülebilir balıkçılığın
desteklenmesi, biyolojik çeşitliliğin, hassas alanların, türlerin korunmasına
yardımcı olunması amaçlanmış” . Dernek sadece ÖCK bölgesinin
korunmasını değil, bölge ile birlikte uzun tarihsel süreçler içerisinde oluşan
demografik yapıyı bu yapının en önemli parçası olan “kadın balıkçıların” sosyal
ve ekonomik sorunlarının çözülmesini, balıkçı ailelerinin yaşam standartlarının
iyileştirilmesi ve sosyal güvenlikten
örgütlenme içerisindeki çeşitli sorunların çözümüne katkı sunmayı amaçlıyor.
Final toplantısı
Tanıyanlar bilir hayli uzun
zamandan beri gerek sürdürülebilir balıkçılık mücadelesine gerekse özel
olarak geleneksel balıkçılığın korunması faaliyetine dair kafa yoran bu
konularda yaşadığımız çetin mücadelenin “genellikle” can sıkıcı yönlerine dikkat
çekmeye çalışan birisiyim. Hatta bu noktada zaman zaman ne kadar da sıkıcı
olduğumun farkındayım. Neredeyse bir savaş muhabiri gibi mücadelemizin her
krtitik safhasını, her olası tehlikeyi, her hain tuzağı ve şer planlarını
sizlerle paylaştım.Uyarmaya dikkat çekmeye çalıştım. Biliyorum çoğu zaman da
canınızı sıktım, bu laflara bakıp ta hemen
sevinmeyin. Ne gündemimi nede üslubumu değiştirmeye niyetim var. Sadece
aşağıda yazacağım satırların girizgahını yapmaya çalışıyorum.
Son iki yıldır ne yaptığım seyahatin nede katıldığım
toplantının sayısını bilmiyorum. Bu toplantılardan ya öfkeli yada yol boyu
planlar yaparak yeni mücadele stratejilerini düşünerek döndüm. İlk defa bir
toplantıdan yorgun, mutlu ve hatta neredeyse tatlı bir sarhoşluk içinde dönmek nasip oldu.
Bozburun'da küçük kasaba ilk okulunda başlayan duygu fırtınası henüz dinmiş
değil. O tatlı sarhoşluk hala devam ediyor desem yeridir. Ben Bozboronda sarhoş
oldum, ajite oldum, mutlu oldum ve umutlu oldum.
Birinci sıraya sarhoşluk koyduğuma bakmayın. Bu sarhoşluk
içki sarhoşluğu değil. Ben içki
içmiyorum. İçinde yaşadığım olayın içimde yarattığı duygu fırtınasının
sarhoşluğundan bahsediyorum. Karanlıktan ışığa çıkan adamın yaşadığı
sarhoşluktan. Ege'nin sessiz bir yarım adasında küçük bir köy okulunda yaşadığım
beni bir anda çarpan duygu fırtınasının
sarhoşluğundan bahsediyorum. İçinde alkolün olmadığı ama hiçbir alkolün yapamayacağı
sarhoşluktan.
Ajite oldum dedim ikinci satırda. Ben bu ilk okulun
dersliğinde yaşadığım sahici sahnelerden, sahici duygulardan, sahici
düşüncelerden ve sahici emekten ajite oldum. Son 4 yılın bütün yorgunluklarını
bütün yıpranmışlıklarını Egenin mavi sularına bırakıp yerine mücadele azmi ile
doldurdum çıkınımı. Balıkçı kadınların gözlerindeki pırıltıları ayrı bir keseye
koydum. Erkek balıkçıların yorgunluklarını ve öfkelerini ayrı bir keseye. Pırıl
pırıl kooperatif başkanları ile
tanıştım, iletişim bilgilerini ajandama yadım, sahiciliklerini hafızama.
Ben Bozburunda mutlu oldum demiştim en sonunda, mutlu oldum
çünkü çetin kavgalar zor iştir. Arkadaş ister, kardeş ister ve yoldaş ister. Ben
Bozburunda arkadaşta buldum, kardeşte, yoldaşta. İşte bu nedenle bu yazının
başına alkışlar Akdeniz Koruma Derneğine yazmayı düşünmüştüm ama vazgeçtim.
Onlar arkadaşlarımdı, yoldaşlarımdı kardeşlerimdi. Onlar beni anlar diye diye
düşündüm ve vazgeçtim.
Alkışlar Ege’nin Kadın Balıkçılarına demeye karar verdim.
.
Biliyorum sıkıldınız ama yazı bitti, son olarak sadece
GELBALDER’i bu toplantıda onore eden AKD’ye hem şahsım hem de derneğimiz adına kocama bir teşekkür etmeden bitirmek istemiyorum yazıyı.
İyi varsınız ve iyi ki bu müthiş etkinliği bizi davet ederek
paylaşmak nezaketi gösterdiniz.