Bu ülkede balıkçılık konusunda
balıkçıların haricinde herkes konuşuyo,yorum yapıyor çareler üretiyor ve hatta
geçtiğimiz aylarda gebalder adında bir dernek bile kuran var ,açılımıda
geleneksel balıkçılar derneği.
Kurucuları arasında pilot bile var ve hesapta biz endüstriyel balıkçıya savaşaçtılar,aralarında dökülük kenan diye bir şahıs var günün yirmidort saati internet başında balıkcılıkla yatıp, yazılar yazıyor kafasına göre tezler hazırlıyor kafasına gore takılıyo.
Savunduğu şey,endüstriyel balıkçının işini bitirip küçük balıkçı olarak 70 milyonun balık ihtiyacını oltacılıkla ve kıyı balikçiliğı ile sağlamak,destekçileri arasında greenpeace var,başkanı sosyete lokantacısı olan fikir sahibi damaklar adlı stk lar var bir kaç su ürünleri hocası var,varoğlu var.
Şimdi bu yazıyı okurken aklınızdan siz ne yapıyosunuz diye geçiyodur,
Biz kahve köşelerinde biirbirimizin dedikodusunu yapıyoruz ,kim iflas etti ,kimin bankaya ne kadar borcu var kim kabzımalınla papazlık oldu bunlarıkonuşuyoruz ,
Paylaşmanın asaletinin ne demek olduğunu daha öğrenemedik,nalıncı keseri gibi hep ban hep bana,düşünce yapımızda gelecek diye bir kavram yok hep gecmişten alıntılar karalamalar,suçlamalar.
Geleceğin mimarı olma yolunda bir adım yok hep geçmişin kölesi,çok kazanan kendinisini dev aynasında görmeye devam ediyor mmütevazlik yok, tevazü yok kazandıkça azgınlaşıyor,yükseldikçe yükseğe çıktığı dalları kırıyor ama bilmiyorki inerken o dallar ona lazım olacak.
İşte böyle biz birbirimizi yerken boşlukları birileri dolduruyor ,yarın dökülük kenan gibilerinin sayısı bir hayli artacak gibi gözüküyo,ne yalan söyleyeyim ne kadar dirensemde düşüncelerim dökülük kenana doğru beni zorluyor.
Bu kadar bencil bir toplumda dökülük kenanlara ihtiyaç var kanısındayım
Kurucuları arasında pilot bile var ve hesapta biz endüstriyel balıkçıya savaşaçtılar,aralarında dökülük kenan diye bir şahıs var günün yirmidort saati internet başında balıkcılıkla yatıp, yazılar yazıyor kafasına göre tezler hazırlıyor kafasına gore takılıyo.
Savunduğu şey,endüstriyel balıkçının işini bitirip küçük balıkçı olarak 70 milyonun balık ihtiyacını oltacılıkla ve kıyı balikçiliğı ile sağlamak,destekçileri arasında greenpeace var,başkanı sosyete lokantacısı olan fikir sahibi damaklar adlı stk lar var bir kaç su ürünleri hocası var,varoğlu var.
Şimdi bu yazıyı okurken aklınızdan siz ne yapıyosunuz diye geçiyodur,
Biz kahve köşelerinde biirbirimizin dedikodusunu yapıyoruz ,kim iflas etti ,kimin bankaya ne kadar borcu var kim kabzımalınla papazlık oldu bunlarıkonuşuyoruz ,
Paylaşmanın asaletinin ne demek olduğunu daha öğrenemedik,nalıncı keseri gibi hep ban hep bana,düşünce yapımızda gelecek diye bir kavram yok hep gecmişten alıntılar karalamalar,suçlamalar.
Geleceğin mimarı olma yolunda bir adım yok hep geçmişin kölesi,çok kazanan kendinisini dev aynasında görmeye devam ediyor mmütevazlik yok, tevazü yok kazandıkça azgınlaşıyor,yükseldikçe yükseğe çıktığı dalları kırıyor ama bilmiyorki inerken o dallar ona lazım olacak.
İşte böyle biz birbirimizi yerken boşlukları birileri dolduruyor ,yarın dökülük kenan gibilerinin sayısı bir hayli artacak gibi gözüküyo,ne yalan söyleyeyim ne kadar dirensemde düşüncelerim dökülük kenana doğru beni zorluyor.
Bu kadar bencil bir toplumda dökülük kenanlara ihtiyaç var kanısındayım
İlyas Torlak
Facebook 3 Haziran
Yukarıdaki
mesaj 3 Haziranda Facebook’ta yazılmış, belli ki bir büyük balıkçı olan Torlak
son dönemde olanlar karşının da içini dökmek ihtiyacı duymuş, bunu yaparken de
yeni kurulan derneğimiz ve kişisel olarak ta şahsımı konuya dahil etmiş. Samimi
ama yanlış anlamaların hala devam ettiğini düşündüren düşünceler içeren bir
mesaj.
Sayın Torlak
mesajında bir karşılaştırma yapmak istemiş. Gırgır avcılığı camiasını sorunlara
sahip çıkmamak ve çözümler üretme konusunda çaba gösterilmemesini başlıca
eleştiri konusu yapmış.
Kendisi
camiasını bizden iyi tanır, benim cevabi mesajımın amacı bu konudaki
düşüncelerine cevap vermek değil. Ben esas olarak iki noktaya dikkat çekmek ve
bazı düzeltmeler yapmak istiyorum.
Balıkçılık konusunda herkes konuşuyor, balıkçılar konuşmuyor deniyor mesajda.
Balıkçılık
hakkında ne yazık ki henüz her kes konuşmuyor. Aslında her kesin konuşması gerekir.
Gıdanın endüstriyelleştiği dünyamızda “en ucuz ve en sağlıklı protein kaynağı”
olan balık stoklarının geleceği her insanı ilgilendirir ve canlı doğal
kaynaklar insanlığın ortak malıdır. Bu söylemin bir başka hatası ise, küçük
balıkçılığı yok sayman ve “Geleneksel kıyı balıkçısını balıkçı saymamak” anlayışında
ısrar edilmesidir.
Sayın Torlak
yeni kurulmuş olan GELBALDER den
bahsederken, kurucular arasında pilot bile var diyerek balıkçıların dışında
kurulmuş bir dernek izlenimi yaratıyor. Kurucuların arasında “pilot bile var” dediğine göre
kurucular listesini okuduğu belli, ama o 7 kurucunun 5 tanesinin balıkçı
olduğunu görmezden geliyor. GELBALDER
sayın Torlak’ın söylediği “geleneksel
balıkçılar derneği” değil, “geleneksel
balıkçılığı yaşatma” derneğidir. İki tanımın arasında temel bir fark
fardır. Birincisi oluşumu geleneksel kıyı balıkçıları ile sınırlarken ikincisi
yok olmakta olan bir sektörün korunmasını ön görür ve söz konusu sınırlamayı
ortadan kaldırır. Geleneksel kıyı balıkçılığının yok olmasının yaratacağı
sonuçlara önem veren her kesimi kucaklamayı ve kapsamayı sağlar. Örnek vermek
gerekirse; Sayın Torlak “geleneksel
balıkçılar derneğine üye olamaz” ama geleneksel balıkçılığın yok olmasının
yaratacağı sonuçlardan endişeleniyor ve korunmasının gerektiğine inanıyorsa “geleneksel balıkçılığı yaşatma derneğine”
üye olabilir.
Bu noktada
söylemek istediğim son şey ise; o pilotun tekne sahibi bilinçli bir amatör
balıkçı aynı zamanda ise balıkçı çocuğu olduğudur J
Beni zaman
zaman kızdıran ama daha çok üzen esas konuya gelmek istiyorum;
“hesapta biz endüstriyel balıkçıya savaş
açtılar,aralarında dökülük kenan diye bir şahıs var günün yirmidort saati
internet başında balıkcılıkla yatıp...
Endüstriyel balıkçılığa savaş açtığımızı ve sizi bitirmek istediğimi
nereden çıkarttınız. Bu güne kadar yazdığımız yazılarda katıldığımız
toplantılarda hiç böyle bir ifademizi ya da bu anlama gelebilecek bir sözümüzü
gördünüz mü? Bu güne kadar mevcut avcılık politikalarının ve balıkçılık
zihniyetimizin “Büyük ölçekli avcılığı
bir uçurumun eşine getirdiğini” savunan biz değimliyiz, bu politikaların ve anlayışlarımızın devam
etmesi durumunda topyekun bir yok oluşun gerçekleşeceğini söyleyen biz
değil miyiz?
Allah aşkına biraz insaf, tuttuğunuz balığın parası mazot dumanı olarak
egzozdan çıkarken, en büyük garabetlerimizden biri olan kabzımallık nedeni ile
arz ve fiyat istikrarı sağlanamayıp, avlayanın değil sadece satanın kazandığı
balıkçılım sistemimiz varken endüstriyel avcılığı bitirmek için bir şey yapmaya
gerek var mı?
Sevgili kardeşim, “endüstriyel
avcılık giderek artan bir hızla uçuruma doğru sürüklenirken bizi de bu yok
oluşun bir parçası haline getiriyor ve biz buna itiraz ediyoruz.
Stoklardaki aşırı düşüş nedeni ile avcılığın azaltılması, kıyı alanlarında ki
tahribat nedeni ile endüstriyel avcılığın kıyılardan uzaklaşmasını istiyoruz.
Avladığımız her balığın kayıt altına alınmasını, Türk balıkçılığının gerçek
bilançosunu görmek istiyoruz. Balıkçılığın sürdürülebilirliği için stokların
sürdürülebilirliğinin sağlanmasını istiyoruz. Yasadışı avcılığın
engellenmesini, büyük küçük tüm av araç ve gereçlerinin sürdürülebilir balıkçılığa
uygun hale getirilmesini istiyoruz. Yavru balık avının engellenmesini, yok olma
tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerin korunması için önlemler istiyoruz.
Ticari değerleri görece yüksek olan dip balıklarının avcılığının yüksek seçici
özellikleri olan Geleneksek Balıkçılık gerçleri ile yapılmasını ve bu türlerin
yaşam alanlarının korunmasını istiyoruz. Denizleri, stokların ve en küçüğünden
en büyüğüne kadar balıkçının korunduğu çok Paydaşlı demokratik balıkçılık
rejimi istiyoruz. Tüm tekne sahipleri ve balıkçılık çalışanları için insan
onuruna uygun yaşam koşullarının sağlanmasını istiyoruz. Endüstriyel avcılığın yok edilmesini değil,
sadece kontrol edilmesini ve bilimsel gerçekler ışığında “sürdürülebilir balıkçılık politikaları” ile yönetilmesini istiyoruz,
asla yok edilmesini istemiyoruz.
Benim balıkçılık ile ilgilenmem konusunda söylediklerine gelince;
1978-1992 yılları arasında bilfiil balıkçılık yapan, geçimini sadece
balıkçılık ile sağlayan, 6 metre bir tekne ile ev bakan, çocuk büyüten, okutan
biriyim, 1992-2005 arasında bazı sebepler nedeni ile denizden uzaklaştım, sonra
her şey aslına rucuu eder diyerek bir tekne aldım ve denize geri döndüm. Geçen
sene geçirdiği beyin kanaması nedeni ile 1 yıldır denize gidemiyorum, kısmetse
Eylül ayından itibaren tekrar balığa çıkmaya başlayacağım. Bana ekmek veren,
huzur ve geçimimi sağlayan denize ve balıkçılığa borcumu ödemeye çalışan
biriyim. Anlayacağın balıkçılıkla yatıp balıkçılıkla kalkmamda bir tuhaflık
yok, borç namustur.
Son olarak;
Gırgır camiasında keşke “Dökülük Kenan’lar” artsa temennine teşekkür ediyor
ve birlikte çay içme önerimi yeniliyorum. Seni tekrar davet ediyorum, dünkü
hengamede bir ara sana bakmayı düşündüm ama o ortamda sağlıklı bir sohbet
mümkün olmaz diye vaz geçtim.
Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder