Büyük bir apartmanda yaşıyorsunuz. Bazı komşularınız binanın
ortak alanlarını kendi çıkarlarına kullanıyorlar. Bahçeyi tarım arazisine
çevirip ekmişler. Çocukların oyun alanları, apartman sakinlerinin altında buluştuğu
sohbet ettiği çardak ve hatta garajın bir bölümü 3-5 kişi tarafından haksız
hukuksuz işgal ve kullanım altında. Söz konusu olan sadece bu 3-5 kişinin
çıkarları ile de sınırlı değil. Kapalı otoparkta birkaç kolon kesip kendilerine
apartman ortak alanında ürettikleri mahsulü paketleyecek bir tesis bile yapmışlar.
Yani sadece haksız usulsüz kazanç sağlamakla kalmamışlar binanın statik
yapısını bozarak bina güvenliğini de içinde yaşayanların can güvenliğini de
tehlikeye atmışlar.
Bu durumda eğer bu binada yaşıyorsanız ne yaparsınız. Soruyu
daha somut ve doğru soralım. Bu binada oturanlar ne yapmalıdırlar.
Elbette bu konuda çok sayıda öneride bulunabiliriz. Ben yine
de en temel olanları sıralıyayım.
İlk yapılması gereken mevcut durumdan çıkarı olmayanların
birlik olması için mücadele edersiniz. Onları birlikte hareket etme ve güçleri
birleştirme fikrine kazanmaya çalışırsınız.
Bunu yapmanın yolu onlara bina da olan bitenler hakkında
basit gerçekleri anlatmaktan, olası tehlikeyi işaret etmekten ve ancak birlikte
mücadele edersek tehlikenin engellenebileceği fikrine kazanmaktan geçer.
Birlikte mücadele etmek için faaliyet yaparken diğer yandan
da ilgili kamu kurumlarını görevlerini yapmaları için zorlamaya başlarsınız.
Gazetelere haber verip binanın durumuna dikkat çekilmesini
sağlamak, komşu binalardaki insanlara mevcut durumunuzu anlatıp onların
desteğini kazanmak, ortak alanlardaki usulsüzlükler konusunda hukukçulara
başvurmak, bina statiğinin durumunu tespit etmek için ilgili bilimciler ya da
mühendislerden destek sağlamak, varsa görevini ihmal edenleri açığa çıkartmak, somut
durumlarda dava açmak, ihtiyaca cevap vermeyen yasa ve yönetmeliklerin
değişmesi için uğraşmak v.b. yapılacak çok iş vardır.
Bina sakinlerinden bir kaçı bu saydıklarımın güçleri
oranında bir bölümünü yapıyor ve yapmaya da devam ediyor. Bir yandan da
birlikte hareket etmek ve mücadele etmek için diğer bina sakinlerini kazanmaya
çalışıyorlar. Lakin binada küçük bir azınlıklar. Güçleri her şeye yetmiyor. Çok
ses çıkartsalar da, sokağın hatta mahallenin konu hakkında bilgilenmelerini
sağlasalar da güçleri ne usulsüzlükleri engellemeye yetiyor nede güvenliği
tehlikeye atılmış binanın onarılmasına. Kısmi başarılar ve konunun geniş
kesimlere duyurulması dışında bir başarı elde edemiyorlar. Zaten küçük bir
azınlığın büyük bir çoğunluğun çıkarı için verdiği mücadelenin (mevzi
muharebeler kazanılsa da) savaşı kazanmaya yetmeyeceği açık.
Mücadele edenlerin içinde binadan taşındığı halde namus
meselesi yapmaya devam edenler de var bina da oturmaya devam edenler de.
Mesele mücadele edenler de değil mesele başka yerde.
Mesele binada oturduğu halde mücadeleye katılmayanların
sosyolojileri de ruh halleri de bir değil. Farklı farklı nedenlerden
katılmıyorlar mücadeleye. Bir kısmı mücadele eden küçük azınlığın binayı da
kendisini de kurtaracağını umuyor. Bir kısmı binayı istediği gibi kullanan
çeteden korkuyor. Bir kısmı tuhaf bir şekilde küçük menfaatler uğruna büyük
tehlikeyi görmezden geliyor. Esas önemlisi de binada oturanların büyük
çoğunluğunun ortak mücadeleye ve kazanacaklarına karşı olan inançsızlıkları.
Mesele bu inançsız aparman sakinlerini mücadeleye nasıl kazanacağımızda. Bu
hedefe varmak için ihtiyacımız olan yol ve yöntemlerin belirlenmesinde. Mesele
birlikte mücadelenin yine birlikte inşa edilmesinde.
Apartmanda bu sosyolojik kategorinin dışında oturanlar var ve
bunların davranış biçimlerinin hatta eylemlerinin de tarife ihtiyacı var.
Bunlardan birisi daha önce bahçıvanın ve kapıcının parasını
çaldığı için apartmanı terk etmek zorunda kalan eski bir yönetici. Derin bir
öfke ve düşmanlıkla hareket ediyor. Amacı apartmana geri dönmek ve bir pozisyon
elde etmek. Bir yandan apartmandan
nemalananlara sahte vaatler sunarak tekrar bir ilişki kurmaya çalışırken diğer
yandan da apartman içinde bulduğu kuklaları dışarıdan yöneterek apartman için
mücadele eden küçük azınlığın yolunu kesmeye bu mücadeleyi engellemeye çalıyor.
Bir diğeri aslen başka bir muhitte lüks bir yaşam sürerken itibar
ve kariyer yapma kendini bir marka haline getirmek için bir ara apartmanda bir
daire kiralayan ama kiraladığı daireye de pek uğramayan bir kadın. Güçlü,
akıllı ve eğitimli bir kadın. Etkili bir çevresi sağlam bir networkü var.
Fakat, dışarıdan ve yukarıdan müdahale etmeye çalışıyor apartmana ve verilen mücadeleye.
Apartmanı ve sorunları bilen birisinin gözüyle baktığında tuhaf bir durum
çıkıyor ortaya. Hem apartmandaki tehlikeye karşı mücadele ediyor (ettiğini
sanıyor ) hem de apartmanı tehlikeye atanlarla ortak faaliyet yapmaya
çalışıyor. Oturduğu lüks mahallede de apartman üzerinden etki yaratmaya
çalışıyor. Oysa ne oturduğu mahallenin apartmanla bir ilgisi var ne de
kendisinin. Bazen üzülüyor insan. Çünkü yetenekleri, donanımı ve disiplini ile
mücadeleye katkı sağlaması mümkünken kendisini ve faaliyetini mücadelenin önüne
geçiriyor. Birlikte mücadele yerine rekabeti tercih ediyor. Bu nedenle de bir o
yana bir bu yana savruluyor.
Bir diğeri ise apartmanın müştemilatına ruhsatsız iş yeri açmış.
Apartman sakinlerine ıvır zıvır satarak geçimini sağlamaya çalışan birisi. Aynı
zamanda bunun iş yeri memnuniyetsizler taifesinin toplanma yeri durumunda. Memnuniyetsizlerin
gidecek yeri yok bunun da onu kovacak gücü. Birbirlerini tamamlıyorlar. Tencere
yuvarlanmış kapağını bulmuş misali. Her türlü gıybet iftira gırla gidiyor.
Arada sırada apartmandan nemalananlara laf atsalar da çoğunlukla mücadele
edenlere taş atmakla geçiriyorlar zamanlarını. İşportacının mücadele ile
alakası yok aslında onun tek derdi satmayı umduğu 3-5 ıvır zıvır ve dükkâna
gelen gidenin sayısının artması.
Apartmanda aşağılık kompleksi ve duygusal yalnızlık çeken
ruhsal problemlerinin yarattığı acı ve sıkıntılarını gidermeye çalışan birkaç kişi
daha var. Mücadelenin ilk yıllarında olan biteni anlamaya çalışan bu mücadele
de var olarak ps,kolojik sorunlarından kurtulmaya çalışan bu birkaç kişi de
başarısızlıklarını yine mücadele edenlerle mücadele ederek gidermeye
çalışıyorlar.
Mücadeleye nasıl bir katkı koyarız biz hangi eksiği
kapatırız diye bir kaygıları yok. Telefon ellerinde sabahtan akşama kadar
mücadele eden küçük bir azınlık hakkında istihbarat peşinde koşuyorlar. Bu
küçük azınlığın hata yapmasını umuyor ve istiyorlar. Ne yaman çelişki o küçük
azınlık elbette hata yapabilir ama bu mücadeleye özne olarak bakanlar onların
hata yapmalarını ummak yerine hata yapmalarına engel olmak gerektiğinin
farkında bile değiller.
Üstelik apartman yönetiminin zaman zaman bunları insan
yerine koymaları sebebi ile aşırı şişmiş bir öz güvene sahipler. Öyle bir öz
güven ki iftira ve dedikodu ile gerçekten kedi küçük dünyalarında verdikleri bu
savaşı kazanabileceklerine inanıyorlar.
Bunları yazmakta ki sebebim içine girmek üzere olduğumuz
yeni sürecin sathi mahalline dikkat çekmek ve bu yeni süreçte gerek bizim
gerekse apartmanın mağdurlarının hem apartmanı statik olarak güvenceye almak
hemde apartmandan haksız hukuksuz nemalananları zapturapt altına almak için yapması
gerekenleri tartışmaya açmaktır.
Yeni süreç içimizde ufak tefek nemalanmalar yüzünden
mücadeleye zarar verenleri ikna etmek edemiyorsak tasfiye etmek gibi bir görev
koyuyor önümüze.
Yeni süreç binada olan bitenden mağdur olup binanın ve
yaşamlarının tehlikeye atılmasına karşı ses çıkarmayanların sosyolojisini
anlamak ve kesinlikle birlikte mücadele etmek gibi bir görev koyuyor önümüze.
Yeni süreç apartmanda oturmadığı halde apartmanın ve içinde
yaşayanların geleceği üzerinde karar mekanizmalarını oluşturanların esas
görevlerine iknalarından ve apartmanın gerçekleri konusunda rasyonel bir
farkındalığa kazanılması görevini koyuyor önümüze.
Yeni süreç gerek apartmanda oturduğu halde başka hesaplar
peşinde koşanların gerekse apartman hakkında karar alanların bu kararlara yön
veren kurum ve kişilerin gerçek pozisyonlarını açığa çıkartma görevi koyuyor önümüze.
Bu görevleri başarı ile yerine getirebilir apartmanımıza
sahip çıkabilirizi. Hatta daha da ötesi apartmanımızı sonsuza kadar koruya
biliriz. Tek bir koşulla.
Birlikte mücadele eder ve sahici bir mücadele geleneği
yaratmak şartıyla.
Eğer başaramazsak apartman başımıza çökecek.
Apartmandan nemalananlar ve argo deyimle bizim apartmanda,
sokakta ve mahallede volta atanlara ise bir şey olmayacak.
Onlar zaten bizim apartmanda değiller …
Son söz olarak;
Artık gerilla
savaşının dönemi bitmiştir ya büyük bir mevzi savaşı vereceğiz yada
yenileceğiz.
Not: Bizim apartman,
sokak ve mahallede oturup yazdıklarımdan bir şey anlamayanlar için başka
mahalleye taşınma vakti gelmişte geçiyor demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder