Tarih inkar edilemez.
Son birkaç aydır popülerleşen kadın balıkçıların artık
belediye lansmanlarına da konu olması ve ayrıca mal bulmuş mağribi gibi bu
konunun üzerine atlayan kimi unsurların duruş ve davranışları üzerine birkaç kelam
etmenin zamanı geldi diye düşünüyorum.
Ben Kadın Balıkçılar konusunda hiçbir faaliyetin hiçbir projenin
bir parçası olmadım. Bu nedenle yazdıklarımdan kişisel olarak sorumluyum ve
aşağıda okuyacaklarınız bir tanığın gözlemlerine ve bizim mahallenin ahlaki
duruşuna kişisel bir itirazı içermektedir.
Bu ülkenin son 10 yılda farkına vardığı iki olgu “küçük
ölçekli geleneksel balıkçı” ve “kadın balıkçılar” olgusudur. Ve ne yazık ki dün küçük ölçekli
balıkçılık mücadelesinin başına gelenler bu gün kadın balıkçılar için yapılan
faaliyetin başına gelmek üzeredir. Hayatında bir kadın balıkçıyla oturup bir
çay içmemiş olanlar “kadın balıkçı merkezli” proje veya faaliyet peşinde
koşmaktadırlar.
Ve her zaman olduğu gibi iki grup insan türü ile karşılaşmak
ise hiç de şaşırtıcı olmamaktadır. Bunlar; bu işten proje merkezli geçim
kaynağı yaratmak isteyenler ve bu konuya tutunarak isimlerini görünür kılmaya
çalışanlardır.
Ve yine konuyu hiç anlamamış, bu güne kadar yapılanları hiç araştırmamış, bu
sahada en küçük bir emek vermemiş ve neredeyse çoğu bir kadın balıkçı bile
tanımamışlardır. Kadın balıkçılar sivil
toplum pazarına arz edilecek bir meta olmaktan öte bir şey değildir ve her
hangi bir olgunun metalaştırılabilmesi için önce popülerleştirilmesi gerekir.
İçinde bulunduğumuz süreçte yapılan tamda budur.
Ben bu sahada 10 yıldır faaliyet gösteren 10 yılı aşkın bir
zamandır kadın balıkçıların görünür kılınması, cinsiyetçiliğe itiraz ve
korunmalarını özne olarak alanların (kişi ve kurum olarak) isimlerini zikretmek
istemedim. Bizim mahallenin gerçek unsurları zaten biliyor.
Tarih her zaman tramvaya arkadan asılıp bedava gidenleri
değil tramvayı ve içindekileri yazar.
Selam olsun kadın balıkçılara!
Selam olsun onları görünür kılanlara!
Not: İster kabul edin ister etmeyin sivil toplum ve akademi
alanında koca bir tartışma (belki de bir hesaplaşma) kaçınılmaz bir hale
gelmiştir. Ve bu tartışmanın konuları sivil toplum ahlakı ve paydaşlık ilkeleri
ile bilimsel ahlaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder