26 Nisan 2014 Cumartesi

Maskeli Balo





Son günler de bizim mahalle yine hareketlenmeye başladı. Aslında gırgır av sezonu bittiğinde bu hareketlilik rutin bir şey. Gırgır avcısı arkadaşlar her sezon sonu ; sezon kötü geçti borçlar ertelensin, yasaklar  kalksın, kota gelsin vb. gibi konularda kulis atmaya lobi yapmaya başlarlar. Bizim camia da sıradanlaşmış bir hadisedir bu. Sorunları ve bu sorunların bazılarında ki haklılıkları şüphesiz doğru ama çözüm konusunda bir avuç ailenin kuyruğuna takılmaktan kurtulamadıkları için gelecek sezonun şikayetleri hiç değişmez. Bu arkadaşlarımız da bu durumu hiç fark etmezler.

Bu yazının konusu gırgırcı arkadaşlar ve onların söylemleri yada talepleri ile ilgili değil. Son günlerde ortaya çıkan yeni bir durumla ilgili. Yeni bir insan türü ortaya çıktı. Son 5 yıldır isimleri ve kimlikleri yıpranmış, camiamızda teşhir olmuş, buna rağmen kendine çok büyük önem atfeden ama bu önemleri konusunda camiadan bekledikleri karşılığı göremeyen kişilerin yüzlerine taktıkları maskelerle yeniden sahne alma girişimleri ile karşı karşıyayız. Yazının başlığında da söylediğim gibi, mahalle kavgasından maskeli baloya geçmiş durumdayız.

Zannedersiniz ki balıkçılık dünyasının “WikiLeaks” belgelerini yayınlıyorlar. Gerçekleri açığa çıkaracağız, kurumların ve kişilerin kimlikleri teşhir edeceğiz, bir konuşursak ortada kimse kalmaz vb. gibi beylik lafları ve miş li muş lu söylemleri ile bir hareketlilik yaratmayı başardılar. Bu hareketliğin yeni olan yanı ise epeyce eğlenceli olması. Bir kişiyle başlayan bu girişime özenen "eski pislikler" yüzlerine maskelerini takarak birer birer bu sahnede rol almaya çıkıyorlar. Görünen o ki bu yeni trend “maskeli’ başka katılımlarla bir müddet daha devam edecek. 

Son 3 yıldır kişilere ve kurumlara attıkları iftiraları, yaptıkları hakaretleri, itibar cinayetlerini bu sefer yüzlerine taktıkları maskelerle tekrar edecekler. İşin ahlaki ve hukuki boyutları ilerleyen günlerde elbette gündeme gelecek. Bu pisliklerden yaptıklarının hesabını soracak ve bedelini de ödeteceğiz. Kafalarını deve kuşu gibi kuma gömenler kıçlarının açıkta olduğunu ve biz orada çakılı plakalardan her birinin kim olduğunu bildiğimizi belli ki görmüyorlar.



Bizim mahallede uzunca bir zamandır devam eden zaman zaman da ciddi bir şekilde sertleşen bir “sürdürülebilir balıkçılık ve hakça paylaşım” mücadelesi var. Bu mücadele çeşitli süreçlerden geçti ve nitelik olarak değişime uğradı. Bu değişime ayak uyduramayan, sızlanma ve şikayet etmeyi mücadele etmek zanneden ve daha da önemlisi bu mücadelenin temel unsurlarını (talepler ve balıkçılar) bir özne değil de nesne olarak gören pislikler bu mücadelenin dışına itildi ve 3. Şahıslar konumuna düştü. Zaman zaman büyük laflar eden küçük kafalı bu insanlar, balıkçılığın içinde bulunduğu durumun sorunları ve sorumluları ile mücadele etmek yerine bu durumdan çıkış için çare arayan,fikir üreten, mücadele eden kişiler ve kurumlarla mücadele etmeyi  seçtiler. 
SURKOOP, İstanbul Birlik, GELBALDER ve isimlerini burada tekrar etmek istemediğim akademisyen ve STK temsilcileri bunların saldırı hedefleri. Her kim bu saydığım ismler yada kurumlarla yan yana gözükürse iftira ve şantajdan nasibini alıyor.
Balıkçılığın içinde bulundu durumun sorumlusu olarak, endüstriyel avcılık, aşirı ve plansız avcılık, mevzuatlar ve balıkçı yönetimini sorumlu tutup ondan sonrada sorunların sebebi olarak işaret ettikleri unsurlara yılışarak onlarla birlikte saf tutarak mevcut durumun değişmesi amacıyla mücadele edenlere saldırmak olsa olsa bizim ülkemize ait bir olgudur. Bu durumu mevcut mantık ve akıl yürütme anlayışımızla izah etmek mümkün değildir. Sözü fazla uzatmaya gerek yok,bu mücadelenin kustuğu pislikler yeniden sahneye dönme bu oyunda rol kapma çabası içindeler.
Kendileri küçük iddiaları büyük bu vatandaşlara bir önerim var madem Türkiye balıkçılığının gerçeklerini açıklamak iddiasındalar kendilerine bazı önerilerde bulunacağım.
Danışma kurulunda 30 metre olarak ilan edilen derinlik yasağının nasıl 24 metreye indiğini, toplantıda gösterilen koruma alanının nasıl traşlanıp yaklaşık %20 küçültüldüğünü, lüfer’deki arızi boy oranının nasıl %15 e çekildiğini açıklayarak başlasınlar.
Mesela Orkinos avcılığında planlanan yeni girişimleri mevcut kota sisteminin tasfiye edilerek Orkinos balığının çiftliklerin malı haline getirilme girişimlerini, bu girişimlerin arkasında ki isimleri ve bu isimlerin neden geçtiğimiz yıl yeni motorlar yapmaya yada satın almaya başladığını açıklasınlar.
Sözde hasımları olan komisyoncuların neden Üretici Birlik üyesi olup İstanbul balık hali üzerine planlarını açıklasınlar.
Hamsi’de kotaya kimlerin neden karşı çıktığını, daha da önemlisi kotanın gelmesine nasıl engel olduklarını açıklasınlar.
Kendilerinin önünde engel olarak gördükleri küçük balıkçıların barınaklarını ellerinden almak için Ulaştırma bakanlığı nezdinde nasıl girişimde bulunduklarını ve yeni su ürünleri kanununa barınak kiralama hakkı koymayı nasıl başardıklarını açıklasınlar.
Ama açıklayamazlar, ağabeylerinden korktukları için değil (artık ağabeyleri de ciddiye almıyor bunları ) bir mok bilmedikleri sadece biliyormuş gibi davranıp şantaj ve içi boş palavra tehditlerle kendilerine yer açmaya çalıştıkları için yapamazlar.

Sizi gidi pislikler sizi …