30 Temmuz 2022 Cumartesi

Endüstriyel avcılığı desteklemek yok oluşu desteklemektir.

Mazot fiyatı hepimizin bildiği gibi aşırı arttı. Büyük avcı filosunun iki temel işletme gideri var. Bunlar tayfa ücretleri/payları ve yakıt giderleridir. Ve doğal olarak bu fiyatlarla sezonu tamamlamaları zor onları anlıyorum.

Lakin denizlerimizde kaynakların artmadığı bir süreçte yakıt fiyatının sübvansiyonunun ne anlama geldiğini kimse tartışmıyor. Bu ülkenin balıkçısı da balıkçılık yöneticisi de kaynaklar azalırken bizim büyük avcı filosuna yaptığımız/yapacağımız destek ülke balıkçılığına bir fayda sağlar mı sorusunun cevabını düşünmeli ve tartışmalıdır. Bu tartışma belki kısa vadede ertelenebilir ama kaçınılmazdır.
Konuyu biraz açalım.
Biz filonun kaynağa göre aşırı büyük olduğunu bu avcılık kapasitesi ile çok yakında yolun sonuna geleceğimizi biliyorduk. Hem balıkçı camiasındaki genel kanaat hem de balıkçılığı yöneten resmi otoritenin kararı ile 10 yıl önce filo sayısının düşürülmesi ve av kapasitesinin azaltılması konusunda (biraz da AB uyum süreci gerekliliği olarak) adım atarak peş peşe iki program uyguladık. O dönemi hatırlayanlar bilir biz o zaman cılız sesimizle ama tüm gücümüzle “programın önemli bir adım olduğunu ama sayılar üzerinden adım atmanın yanlış olduğunu” anlatmaya çalıştık. Program elbette en azından rezerv ruhsatların iptali açısından bir işe yaradı ama programın temel hedefi olan av kapasitesinin düşürülmesi doğrultusunda hiçbir işe yaramadı. 10 yıl önce av kapasitesi aşırı büyük diye para harcamak dahil her türlü çabanın gösterilmesine rağmen av kapasitesi o döneme göre 5-6 kat arttı. Biraz abartmak pahasına da olsa durumu şöyle tarif edebiliriz “kazan aynı yemek dünden daha az ama parası olan beraber yemek yediğimiz kazandan daha fazla pay alabilmek için kepçesini büyüttü. Bu rekabet filonun tüm unsurlarını kapasite arttırmaya zorluyor. Filonun tabanını oluşturan küçük ölçekli balıkçılar ve küçük/orta boy gırgır avcıları ile dip ve orta su trol avcılığını da yok oluşa iten en büyük sebep bu rekabetin yarattığı ortamdır.
Şimdi;
Bir karar vermek zorundayız. Yok mu olacağız yoksa yok olmamak için asla rekabet edemeyeceğimiz büyük avcıların kuyruğuna takılıp kendi mezarlarımıza bir kürek toprak ta biz mi atacağız.
Benim önerim ebette kendi mezarımızı kendimizin kazması olamaz. İlk günden beri “sucul kaynakların korunması yetmez aynı zamanda balıkçılık gelirlerin adil paylaşım gerekir” diye yırtınıp duruyorum. Bir eşitlikten söz etmiyorum kelimenin gerçek anlamıyla adaletten bahsediyorum. 60 kiloluk bir boksör ile 100 kiloluk bir boksörü ringe çıkarıp eşit şartlarda döğüşe çeksiniz demek ile balıkçılığımızın içinde bulunduğu bu günlerde eşit desteğe sahip olacaksınız demek aynı şeydir. İkisinde de sonuç bellidir. Belli olmayan şey ringde maçın kaç dakika süreceği balıkçılıkta ise batışın kaç ay beya kaç yıl süreceğidir.
Bu nedenle benim önerim filonun yakıt desteğini eşit olarak değil adil olarak almasıdır. Bunun için iki şey önerebilirim. Ya 1000 HP üzerine ÖTV indirimi uygulanmamalı ya da 1000 HP altına ek destek sağlanmalıdır.
(buradaki makine gücü tartışılabilir)
Sürçü lisan ettiysek af ola
….