24 Aralık 2013 Salı

Alkışlar Ege’nin Kadın Balıkçılarına.






Akdeniz Koruma Derneği Datça-Bozburun yarımadasında yürüttüğü “Egenin Kadın Balıkçıları” isimli projeyi tamamladı. 21 Aralık günü Bozburun İlk Okulunda da proje final toplantısı yapıldı. Davet ettiler, proje final toplantısında yorgunluklarını olmasa da sevinçlerini ve heyecanlarını paylaşmaya gittik. İyiki de gitmişiz neden böyle dediğimi birazdan anlatacağım. Toplantıyı anlatmadan  önce hem  Akdeniz Koruma Derneğini hemde projeyi anlatmakta fayda var.

Akdeniz Koruma Derneği
Akdeniz koruma derneği genç bir sivil toplum örgütü. Dernek genç ama kurucuları kadroları yeterince deneyimli ve donanımlı. Uzun zamandır bu sahada gerek akademik düzeyde, gerek proje düzeyinde gerekse  kampanyalar düzeyinde bir araya gelmiş ve çeşitli faaliyetlerde bulunmuş tecrübeli ve genç arkadaşların harmanlandığı bir STK. Genç pırıl pırıl ve sahici insanlardan oluşan bu dernek, kendi deyimleri ile “Akdeniz Koruma Derneği, Akdeniz ekosistemindeki doğal alanların korunması ve tahrip edilen alanların iyileştirilmesi amacıyla yola çıkmıştır. Akdeniz Koruma Derneği benzer konularda küresel ölçekte yapılan koruma çalışmalarının önemli bir parçası olmayı hedeflemekte ve yapılan diğer çalışmaları desteklemektedir”  onları benzerlerinden ayıran önemli noktalardan  en önemlisi ise doğal alanları sadece coğrafi yapıyı değil o yapı üzerinde yer alan geleneksel kültürleri ve o doğal çevre üzerinde üretim yapan küçük ölçekli kıyı balıkçılarınında korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunmalarıdır. Dernek hakkında daha fazla bilgi edinmek ve yürüttüğü projeler hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler http://akdenizkoruma.org.tr/html/projeler.html adresini ziyaret ederek daha fazla bilgi sahibi olabilirler.
Ben final toplantısına katıldığım “Egenin Kadın Balıkçıları” projesinden ve final toplantısının bende yarattığı etkiden bahsetmek istiyorum.



Ege’nin Kadın Balıkçıları
Proje ile, “Datça-Bozburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde balıkçılık yapan kadın balıkçıların ihtiyaçları gözetilerek balıkçılık mesleğine devamlılıklarının sağlanması ve balıkçılık kültüründe varlıklarının güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca verilecek eğitimler ve hibe edilecek çevre dostu av araçları ile sürdürülebilir balıkçılığın desteklenmesi, biyolojik çeşitliliğin, hassas alanların, türlerin korunmasına yardımcı olunması amaçlanmış” . Dernek sadece ÖCK bölgesinin korunmasını değil, bölge ile birlikte uzun tarihsel süreçler içerisinde oluşan demografik yapıyı bu yapının en önemli parçası olan “kadın balıkçıların” sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesini, balıkçı ailelerinin yaşam standartlarının iyileştirilmesi  ve sosyal güvenlikten örgütlenme içerisindeki çeşitli sorunların çözümüne katkı sunmayı amaçlıyor.




Final toplantısı
Tanıyanlar bilir hayli uzun  zamandan beri gerek sürdürülebilir balıkçılık mücadelesine gerekse özel olarak geleneksel balıkçılığın korunması faaliyetine dair kafa yoran bu konularda yaşadığımız çetin mücadelenin “genellikle” can sıkıcı yönlerine dikkat çekmeye çalışan birisiyim. Hatta bu noktada zaman zaman ne kadar da sıkıcı olduğumun farkındayım. Neredeyse bir savaş muhabiri gibi mücadelemizin her krtitik safhasını, her olası tehlikeyi, her hain tuzağı ve şer planlarını sizlerle paylaştım.Uyarmaya dikkat çekmeye çalıştım. Biliyorum çoğu zaman da canınızı sıktım, bu laflara bakıp ta hemen  sevinmeyin. Ne gündemimi nede üslubumu değiştirmeye niyetim var. Sadece aşağıda yazacağım satırların girizgahını yapmaya çalışıyorum.
Son iki yıldır ne yaptığım seyahatin nede katıldığım toplantının sayısını bilmiyorum. Bu toplantılardan ya öfkeli yada yol boyu planlar yaparak yeni mücadele stratejilerini düşünerek döndüm. İlk defa bir toplantıdan yorgun, mutlu ve hatta neredeyse tatlı bir sarhoşluk içinde dönmek nasip oldu. Bozburun'da küçük kasaba ilk okulunda başlayan duygu fırtınası henüz dinmiş değil. O tatlı sarhoşluk hala devam ediyor desem yeridir. Ben Bozboronda sarhoş oldum, ajite oldum, mutlu oldum ve umutlu oldum.

Birinci sıraya sarhoşluk koyduğuma bakmayın. Bu sarhoşluk içki sarhoşluğu değil. Ben  içki içmiyorum. İçinde yaşadığım olayın içimde yarattığı duygu fırtınasının sarhoşluğundan bahsediyorum. Karanlıktan ışığa çıkan adamın yaşadığı sarhoşluktan. Ege'nin sessiz bir yarım adasında küçük bir köy okulunda yaşadığım beni bir anda çarpan duygu fırtınasının  sarhoşluğundan bahsediyorum. İçinde alkolün olmadığı ama hiçbir alkolün yapamayacağı sarhoşluktan.
Ajite oldum dedim ikinci satırda. Ben bu ilk okulun dersliğinde yaşadığım sahici sahnelerden, sahici duygulardan, sahici düşüncelerden ve sahici emekten ajite oldum. Son 4 yılın bütün yorgunluklarını bütün yıpranmışlıklarını Egenin mavi sularına bırakıp yerine mücadele azmi ile doldurdum çıkınımı. Balıkçı kadınların gözlerindeki pırıltıları ayrı bir keseye koydum. Erkek balıkçıların yorgunluklarını ve öfkelerini ayrı bir keseye. Pırıl pırıl kooperatif başkanları  ile tanıştım, iletişim bilgilerini ajandama yadım, sahiciliklerini hafızama.
Ben Bozburunda mutlu oldum demiştim en sonunda, mutlu oldum çünkü çetin kavgalar zor iştir. Arkadaş ister, kardeş ister ve yoldaş ister. Ben Bozburunda arkadaşta buldum, kardeşte, yoldaşta. İşte bu nedenle bu yazının başına alkışlar Akdeniz Koruma Derneğine yazmayı düşünmüştüm ama vazgeçtim. Onlar arkadaşlarımdı, yoldaşlarımdı kardeşlerimdi. Onlar beni anlar diye diye düşündüm ve vazgeçtim.
Alkışlar Ege’nin Kadın Balıkçılarına demeye karar verdim.
.
Biliyorum sıkıldınız ama yazı bitti, son olarak sadece GELBALDER’i bu toplantıda onore eden AKD’ye hem şahsım hem de derneğimiz adına kocama bir teşekkür etmeden bitirmek istemiyorum yazıyı.

İyi varsınız ve iyi ki bu müthiş etkinliği bizi davet ederek paylaşmak nezaketi gösterdiniz.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Tarihi fırsatlar ve kaos potansiyeli


Yeni kanun tasarısı paylaşıldı ve görüş almak için ön görülen kısa süre de doldu. Geçtiğimiz bir ay (26 gün ) tek gündem, tek çaba ve faaliyet kanun taslağı çevresinde oluşan tarışmalar ve fikir alış verişleri ile geçti. Gerek  bireysel düzeyde gerekse kurumsal düzeyde bu taslağın balıkçılığımızı, balıkçılık yönetimini ve sektçrü oluşturan sosyoekonomik gurupların bu kanundan nasıl  etkileneceğini tartıştık. Zamanın darlığı ve fikir üretme ürettiğimiz fikirleri tartışma konusunda verimli geçtiği söylenemez.  Umarım 2 Aralık tarihi kanun hakkındaki tartışmalar açısından bir son  değil tartışmaların yayılması açısından bir başlangıç olur.
Maddeler düzeyinde birçok dernek, fakülte ve koop/birlik görüşlerini hazırladı ve yolladı. Ben maddeler dışında, kanunun temel meselelere yaklaşımı konusunda bir iki laf edip çok tehlikeli gördüğüm bir gelişmeye  dikkat çekmek istiyorum.

Önce merkezi otoritenin bu kanunun hazırlanmasındaki temel  yaklaşımına değinmek ve sonrada bu kanunda gördüğüm en temel tehlikeler hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım.
Merkezi otorite balıkçılık yönetiminin temel  esaslarını belirlediği bir yasa hazırlamak ve bu temel çerçeve esas alınarak hazırlanacak yönetmelik ve tebliğlerle balıkçılığı yönetmeyi ön görmektedir. Balıkçılık yönetiminden sorumlu kurumun kendisine her türlü kararı alabileceği bir yasal zemin istemesinde bir terslik yok. Benim baktığım yerden ve mücadele ile geçen son 5 yıldan  sonra bu anlaşılabilir bir şey. Yalnız bu yaklaşımda çıkarılacak bir yasa ile balıkçılığın ve balıkçılık yönetiminin nasıl sürdürülebileceği ciddi bir tartışma konusudur.

Mücadele ile geçen son 5 yıl göstermiştir ki “sürdürülebilir balıkçılık ve canlı sucul kaynakların hakça paylaşımı” için çıktığımız bu yolda yolun henüz başındayız. Bu mücadele dönemimde Genel Müdürlük kaynaklarım korunması ve sürdürülebilir avcılık konusunda samimiyetini  ve kararlılığını ispat etti ama zaman zaman siyaset ilişkilerini kullanarak kendisine baskı yapan odaklara da direnme konusunda zorluklar yaşadı. Bu mücadelede henüz yolun başında olduğumuz konusunda anlaşıyorsak Genel Müdürlüğe müdahale girişimlerinin devam edeceği konusunda da anlaşmamız gerek. Genel Müdürlüğü sürdürülebilir balıkçılık konusunda ancak sağlam bir kanunla koruyabiliriz. Bu nedenle bu yasa sadece balıkçılığın sürdürülebilirliği açısından değil, balıkçılık yönetiminin sürdürülebilirliği açısından da temel bir öneme sahiptir.
Gelelim bu kanun taslağında yer alan ve gelecek açısından bizi büyük bir kaosa taşıma potansiyeli olan konulara.
 Genel Müdürlüğümüzü kırmak pahasına da olsa bazı konuları konuşmak bizim görevimiz. Üstelik bu konuları koşurken de açık açık konuşmak hem Merkezi Balıkçılık Bürokrasisine hem de Balıkçılara ve sivil topluma karşı sorumluluğumuz. Bu nedenle haklı da olsak hatalı da olsan eleştiri ve düşüncelerimizi aile hukuku içinde yaptığımızı bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Bu kanun tasarısındaki en tehlikeli (nasıl bu taslağa girdiği belli olmayan) maddelerden birisi Üretici Birliklerin kanun içerisinde Kooperatif ve birliklerin alternatifi, eşiti daha da vahimi “rakibi” bir konumda yer almasıdır. Daha açık bir söylemle Üretici Birliklere balıkçı kıyı yapılarının kiralanması ve işletilmesi hakkında öncelik tanınması anlaşılır bir durum değildir.Anlaşılır bir durum değildir derken dayandığımız iki temel  noktayı belirtmek ve bu maddenin yasalaşması durumunda doğacak kaostan bahsetmek istiyorum.
5200 sayılı üretici birlikler kanunu 1. Maddesinde üretici birliklerin amacını Bu Kanunun amacı; üretimi talebe göre plânlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birlikleri kurmalarını sağlamaktır.” diye tanımlar.
Kooperatiflerin amaçları ise1163 sayılı kanunda Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” Diyerek tanımlanmaktadır.
Yasalarda durumun bu kadar net bir şekilde tanımlanmasına rağmen üretici birliklerin barınak kiralamasına cevaz ven madde taslağa nasıl girebilmiştir.

Üretici Birlikleri balıkçılık yönetiminde elbette paydaştır. Üretici Birlikleri balık ticaretinde de paydaş olabilir ama toplam balıkçı filosunun küçük bir dilimini oluşturan üretici birliklerin kooperatifler ve birliklerin alanına girmesi bu alanda yasal meşruiyet elde etmesi mümkün değildir. 3-4 barınak dışında bu büyük avcıların yoğun olarak tekne bağladıkları bir barınak bulunmadığına göre Üretici Birlikler neden ve nasıl barınak kiralayacaklar ve bu barınaklarda ne gibi faaliyetler yapacakları açık değildir.

Mademki başta  aile içinde konuşuyoruz dedik bu konuyu daha açık seçik ve anlaşılır konuşmakta faydavar.
Üretici birlikleri AB mevzuatlarında bulunan, pazara arz dengesinde örgütsel alt yapı ihtiyacının giderilmesi için gündeme gelmiş ama büyük avcı gurupları tarafından  mali destekler (kredi ve hibe gibi) hedeflenerek gündeme alınmıştır. İlk dönem tartışmalarını bilenler SÜRKOOP’a örgütlenme, sürdürülebilir balıkçılık faaliyetleri ve uluslar arası ilişkilerin finansmanı için Orkinos kotasından pay bile istendiğini hatırlayacaktır. Büyük parası olanlar, büyük ölçekli balıkçılık yapanlar yeni büyük projelerin finsmanında bir araç olarak gördükleri Üretici birlikleri hızla kabullenip sahiplenmişlerdi.

Yine de Üretici Birliklerin kurulmasında ki büyük hamle son 3 yıla dayanır. Sürdürülebilir balıkçılık mücadelesinin yükselmesi, Merkezi otoritenin balıkçılığımızın sürdürülebilirliği konusunda önemli adımlar atması karşısında SÜRKOOP’a bir alternatif arayışına  giren büyük avcı gurubu bu sefer başka bir amaçla yüzlerini tekrar üretici birliklere döndüler ve hızla birlik ve merkez birliklerini kurdular. Biz üretici birliklerinin de büyük avcıların  bağımsız örgütlenmelerinin de karşısında değiliz. Hatta kısa vadede bazı sıkıntılar olsa bile uzun vadede bu tarz girişimleri doğruda buluyoruz. Avcılığı büyük ölçekte yapanlar pazara balık arzını dengelemek ve fiyatlarda istikrar sağlamak zorundadır. Bu tüketicinin çıkarına olduğu kadar  büyük avcıların ve balıkçılığımızın ticari geleceğinin de çıkarına bir durumdur. Fakat, bu  üretici birlikleri kooperatiflerin ve birliklerin alternatifi olarak görmek hele hele yasal bir düzenlemeyle bu durumu kanunlaştırmak yapacağımız en büyük hata olacaktır.

Dedik ya açık konuşalım diye, büyük balıkçıların küçük balıkçılara ve onların örgütlerine karşı açtığı bu savaşta kooperatiflerin elinden barınakları almak mevcut koşullarda kooperatiflerin tasfiyesi anlamına gelecektir.
Bu duruma ne kooperatifler olarak nede sivil toplum olarak izin veremeyiz. Genel müdürlüğümüzün ve Bakanlığımızın da bu durumu taslak komisyona göndermeden düzelteceğini umuyoruz. Aksi durumda Türk balıkçılığı mahkeme kapılarına taşınır ve bu bizim hiç arzu etmediğimiz bir durum olacaktır.

Yeni kanun taslağı ile gündeme gelen bir başka husus ise cezaların caydırıcılığı konusunda bildik yanlışlarımızın  bu taslağa da yansımış olmasıdır.
Hepinizin bildiği gibi yürürlükte olan kanunda ruhsata geçici el koyma ve av araçlarının yeddi-emine alınması  pratikte uygulanmayan bir durumdu. Geçici el koyma cezaları yasak  dönemde uygulanıyor, av araçlarında ise yeddi-emin olarak tekne sahibi sorumlu tutulup av araçları motorda tutuluyordu.
Yeni taslakta sanki bu durumda bir iyileşme yapılmış gibi gözükse de durum gerçekte böyle değil. Yeni kanun taslağında ruhsata geçici el koyma cezaları “av sezonu içinde el konulur” diyerek gerçekte bir önceki gibi işlevsiz hale getirilmektedir. Bu yeni düzenleme suçu işleyenin cezayı ne zaman çekeceğini kendisinin belirlemesinden başka bir  anlam taşımamaktadır. Bu durumun çok tartışılacak  bir yanı olmadığı aşikar. Kontrol ve denetim alt yapımızın yeterli olmadığı konusunda anlaştığımıza göre anlaşmamız gereken yegane konu cezaların caydırıcı olması gerektiği konusudur. Eylül, Ekim ve  Kasım aylarında yoğun  göç varken yasakları ihlal eden bir avcı seve seve cezasını Mart ayında çekecektir. Bu durumun kanun taslağında kesinlikle düzeltilmesi ruhsata geçici el koyma cezalarının suç tarihinden itibaren geçerli olması gerekir.

Bu kanunda can  sıkan hatta şahsım adına beni üzen bir başka husus Genel Müdürlük, İl ve Taşra teşkilatları personelleri hakkındaki üzücü ifadedir. Bir kanun taslağında denetleme görevleri tarif edilirken “çıkar ilişkisine gönderme yapılarak” personel itham edilemez. Ben bu ifadenin sıradan bir hata olduğuna inanmak istiyor ve bu satırların taslaktan hemen çıkarılacağını umuyorum. Yeterince zor koşullar altında koruma ve kontrol yapan personeli bu söylem üzer ve motivasyonunu kaybetmesine sebep olur.
Tanımlardaki eksikler ve cezalarda adalet gibi bir çok konuda eksikler olduğunu biliyoruz. Bu  konularda çok sayıda önerinin genel müdürlüğe ulaştığını da biliyoruz. Ben sadece çok temel üç konuya dikkat çekmek istedim. Diğer konulardaki önerilerimiz ve eleştirilerimiz bakidir.
Bu süreç aceleye gelecek  bir süreç değildir. Çıkması beklediğimiz kanun balıkçılığımızın 40-50 yılını belirleyecek  bir kanundur. Genel Müdürlük kanunun tartışılmasında sadece yazılı görüşlerle yetinmemeli mümkün olan en kısa zamanda yasa taslağının tartışılacağı bir platform düzenlemeli ve bu platformun verimli olması içn gereken önlemleri de almalıdır.
Mesele Lüferin kuyruğundan boğazın suyundan daha önemlidir.


20 Kasım 2013 Çarşamba

Kahrolsun bazıları, hani benim 50 gram prasam


Çatışmalı ve bu çatışmaların ardında kazanımları itibari ile kısmi ama geleceğe dair yarattığı umutlar açısından büyük sinerji yaratan bir sürecin sonunda 2013-2014 av sezonuna girdik. Bu yeni av sezonu aynı zamanda “sürdürülebilir balıkçılık mücadelesi” açısından yeni duruşları bu mücadelenin tarafları açısından ise yeni pozisyonları işaret ediyor mücadelenin sürprizlere gebe  olduğunun ip uçları veriyordu. Nitekim dediğimiz gibi oldu, önce yeni “Su Ürünleri Kanun Taslağı” ardındanda Lüfer avlanma boyundaki yeni düzenleme ta sezon başında paylaştığımız kaygılarımızın ne kadar da doğru olduğunu gösterdi.
Birilerine yada camiamızın bir bölümüne sürpriz bir şok etkisi yapan bu iki gelişme gerçekten de sürpriz olarak mı algılanmalı.
Yeni sezona dair durum değerlendirmesi yapmaya çalıştığım 2 eylül tarihli (2013-2014 av sezonu ve sürdürülebilir balıkçılık mücadelesine dair) yazımda içinde bulunduğumuz ve tehlikeye gelmekte olan karşı saldırıya işaret etmeye çalışmıştım. Bu yazının “içinde bulunduğumuz sürecin kuvvetli ve zayıf yanları başlıklı bölümünde  “Uyarmak istediğim nokta ise elde edilen kısmı başarıların ve avcılık uygulamalarında yapılan memnuniyet verici değişikliklerin kimseyi rahatlatmaması ve rehavete kapılmamız konusudur.
Sürdürülebilir balıkçılık konusunda kesin kazanılmış mevzilere sahip değiliz. Yaklaşık 2.000.000.000 dolarlık bir Pazar ve bu Pazar üstüne hesabı olan tehlikeli ve güçlü gruplar var. Hem unutmayın; biz İstanbulu Bizans’tan aldık, Bizans’ta ise oyun bitmez.” Diye yazarak saflarımızdaki rehavet duygusuna ve mücadele ettiğimiz unsurların potansillerine işaret etmeye çalıştım.
Bu yazının son bölümü olan  Sürece direnen odaklar ve yeni girişimleri” başlığı altında
“Sürece en büyük direnci gösteren odaklar İstanbul boğazı ve etrafında konumlanmış olan avcı gurupları ile İstanbul  balık halinde konuşlanmış komisyoncular dır. Daha düne kadar balıkçılık gelirleri ve bu gelirler üzerindeki çıkarları nedeni ile bir birleri ile çatışan mücadele eden guruplar birleşerek “sürdürebilir balıkçılık uygulamalarına karşı direnmek ve yeni kurulacak olan balık halinin işletmesini ele geçirmek” amacı ile işbirliklerine gitmektedirler. Kendi aralarında çatışmasızlık ve her türden değişim talebine karşı direnç göstermeye başlayan bu iş birliği eski hatalarından  ders çıkarmaya başlamış bir görüntü içerisindedir.
Bundan sonraki süreçte sürdürülebilir balıkçılık için mücadele edenlerin karşısında daha örgütlü, daha profesyonel ve daha planlı bir güç olacağı kesin gibi gözükmektedir. Bu güç bundan böyle kamusal alanda kaybedeceği tartışmalar içerisine girmek yerine siyaset alanları ve bürokratik zeminler içinde sıkı ve merkezi bir faaliyete hazırlanmaktadır.
Bu yeni süreçte geçmiş dönemin komik sözcülerinin olmayacağını biliyoruz. Akademik camiadan ticari faaliyete geçmiş yeni yeni kadrolar ve bu süreçte kendilerine sahip çıkacak siyaset üzerinde başkı uygulamaya çalışacak “basın mensupları” ile karşılaşacağız.
Bu yeni koalisyonun ömrü muhtemelen mücadele ile geçecek olan iki yıl olacaktır. Bu iki yıl ise temel iki çatışma noktasına sahne olacak gibi gözüküyor. Bu çatışma noktalarından birincisi bu yıl içinde parlamento gündemine geleceğini düşündüğümüz yeni “Su Ürünleri Kanunu” diğeri ise Gürpınarda yapımı devam eden ve 2014 yılında bitmesi beklenen yeni balık hainin işletilmesi konusudur.
Her iki çatışman noktasında da hem ahlaken hem de bilimsel olarak haklı konumda olan bizleriz. Dolayısı ile bu mücadelenin sonucunda en büyük faktör de biz olacağız. Burada kullandığım biz lafı  bir dernek etrafında toplanmış olan gurubumuzu değil; "balıkçı kooperatiflerinden Sivil Toplum Örgütlerine, Merkezi Balıkçılık Otoritemiz den Akademisyenlere" kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu tarife bizlere sempati ile bakan halkımızı ve basını da eklediğimizde gerçek resim ortaya çıkacaktır.

2013-2014 sezonunun balıkçılık açısından verimli geçeceğine dair çok işaret var, ben  “sürdürülebilir balıkçılık ve sucul kaynakların hakça paylaşımı” mücadelesi açısından da verimli bir yıl geçireceğimize inanıyorum.” Diye bitirmiştim. (http://dokuluk.blogspot.com/2013/09/2013-2014-av-sezonu-ve-surdurulebilir.html )

Bu gün olanları görmek için ne kahin olmaya gerek vardı nede bizlere ve karşı mücadele edenlerden bilgi sızdırmaya. Halkımızın da dediği gibigörünen köy kılavuz istemiyordu yada perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Bir bölüm okuyucunun tamam da neden böyle oldu dediğini duyar gibiyim. Elbette verilecek bir cevabım yapacağım bir tarif var. Bu yaznın amacıda zaten bu, nerede hata yaptığımızı hatırlamak ve silkinerek kendimize gelmek.

Neden böyle olduğunu anlamak için son  yıllarda elde edilen kazanımların hangi dinamikler sayesinde olduğunu anlamak gerek. Bunu anlar ve ezberimize yazarsak aynı hatayı tekrarlamaz geleceğe doğru daha güvenli daha sağlam adımlarla yürüyebiliriz.

Balıkçılık mücadelesinde ki son yıllarda elde edilen kazanımlar yakalanan bir bir konjonktür sayesinde oldu. İstanbul merkezli  endstriyel avcı guruplarının balıkçılık yönetimine şımarıkça yaptığı müdehaleler ve denizlerin patronu benimanlayışına artık yeter noktasında başlayan öfke bu sürecin başladığı yerdi. İstediği zaman sezon kapattıran buguruba duyulan bu öfke küçük balıkçı ve örgütleri içinde kendiliğinden sayılabilecek bir hareketlenmeye ve ardından da ilk defa büyük boyutlu bir itiraza sebep oldu. Akabinde GreenPeace tarafından başlatılan küçk balık yoksa büyük balıkta yok” kampanyası ve hemen sonrasında FSD tarafından başlatılan “İstanbul Lüfere hasretkalmasın kampanyası” ile de balıkçılık ve sorunları bir anda popülerleşerek medya aracılığı ile kamu gündemine taşında. Esasen bir plan dahilinde olmayan bu gelişmeler mcadelenin yarattığı çekim gücü ile bir araya gelerek merkezileşemese de senkronize hareketlere dönüştü. İşte bu senkronize hareketin yarattığı çekim gücü balıkçılık reformu konusunda umutlarını yitirmiş bir çokçevreyi yeniden hareketlendirdi ve biz balıkçılık sorunları ve olası çözümleri konusunda tarih boyunca görülmedik ölçüde hareketli bir döneme girdik.
Kooperatifler, birlikler, akademisyenler, sivil toplum ve medya balıkçılık reformunun dinamosu haline gelmeye başladı. Bunun sonuçlarını ise  kısa zamanda almaya başladık. Önce 2 sayılı tebliğde ek maddelerle balık boylarında (yetersiz de olsa) düzenlemeye gidildi ve 3/1 sayılı tebliğile reform konusunda ilk sahici adımlar atıldı. Endüstriyel avcılığa kapalı alanlar ve derinlik yasakları yetersizde olsa bu sürecin ürünüydü.
Tamda kazandığımızı düşündüğümüz yer aslında kaybetmeye başladığımız yerdi. Balıkçılık sorunlarının popülerleşmesi ne kadar bu  ivmeye katkı sağlasa da bu popülerleşme bu mücadelenin yumuşak karnı haline gelmeye başladı. Uzun zamandır ısrarla bu tehlikenin altını çizmeye çalıştık.
Tabiri caizse gerilla savaşının mücadele araçları ile devam etmek mümkün değildi. Tüm dikkatimizi ve enerjimizi küçük balıkçı örgütleri ve sorunlarının çözümüne yöneltilmeli, bu örgütlenmeler hem fiziksel olarak hem de bilinç olarak sıçramalıydı. Bu yeni süreç aynı zaman bilim dünyası ve genel müdürlük düzeyinde ilişkilerin daha genişleyeceği ve bu ilişkilerde verimliliğin hedef alınacağı bir süreç olmalıydı.
Ben paydaşlık hukukuna saygı ve işbirliği çerçevesinde kalmak istediğim için buraya kadar yezdıklarımı yeterli görüyor ve bu bağlamdaki eleştirileri bireysel ve kurumsal düzeyde paydaşlarımıza bırakıyorum.

Bundan sonra ?
Bu mücadelede sahici bir duruşa sahip olanların bilmesi gereken iki temel gerçek vardır. Bunlardan birincisini bu mücadelenin motor gücünün kooperatifler olduğu ikincisi ise siyasal erki kullanarak pres yapan endüstriyel avcılarla, bilimsel gerçekler ışığında görev sorumluluğunu yerine getiren yada getirmeye çalışan genel müdürülüğün paydaşımız olduğudur.
Elbette ortaya konan kanun taslağı konusunda hayal kırıklığı yaşadık ve yine lüfer konusunda getirilen yeni düzenlemenin şaşkınlığı içerisindeyiz. Elbette bu kararı eleştirmek hakkımız ve eleştirmeliyiz. Bütün bunları yaparken sadece ve sadece paydaşlık hukukuna riayet etmeliyiz.
Biz bu mücadelede sadece bir cephe savaşı kazandık karşımızdakiler ise şimdilik küçük bir mevzii kazandılar.
Esas savaş “su ürünleri kanunu” cephesinde olacak ve biz bu savaşı kazana biliriz.

Her şey bize bağlı

16 Kasım 2013 Cumartesi

SU ÜRÜNLERİ KANUNU TASARISI TASLAĞI Maddeler üzerine öneriler


Not:
Metindeki kırmızı renkli satırlar eklemeleri
Üstü çizili olan satırla, çıkarılması gerekenleri,
İtalikler tartışılması gereken muğlak ifadeleri
belirtir
Bu bölüm taslağın cezai hükümlere kadar olan kısmıdır



SU ÜRÜNLERİ KANUNU TASARISI TASLAĞI
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Amaç, Kapsam, Tanımlar
Amaç           

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, canlı sucul kaynakların ve yaşam alanlarının, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda korunarak çevreye duyarlı olarak verimli işletilmesini ve yönetilmesini, küçük ölçekli geleneksel kıyı balıkçılığının korunmasını sağlamaktır.

Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Kanun; canlı sucul kaynakların ve yaşam alanlarının korunmasını, balıkçı gemilerini, av araçları ve gereçlerini, su ürünlerinin avcılığını, yetiştiriciliğini, refahını ve kiralamalarını, balıkçılık kıyı yapılarını, balıkçılık koruma alanlarını, balıkçılığa kısıtlı alanları, nakil, saklama, işleme ve pazarlama standartlarını, kayıt ve verilerin toplanması ile kontrol ve yaptırımları kapsar.

Tanımlar

MADDE 3- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a)    Alıcı ortam: Su ürünleri yaşam alanlarındaki suları,
b)   Av araç ve gereçleri: Su ürünlerinin avlanmasında ve toplanmasında kullanılan ağlar, oltalar, zıpkın,  kapanlar ve benzeri her türlü av malzemesini,
c)    Avcılık:Su ürünlerinin avlanma amaçlı aranması,  av araç ve gereçleri kullanılarak veya doğrudan toplanarak yakalanması, gemiye alınması işlem görmesi muhafazası, başka gemiye veya kafese transferi ve karaya çıkarılması faaliyetlerini,
ç) Avlanma miktarı:Belirli bir dönemde türe, yere, balıkçı gemisine göre Bakanlıkça belirlenen toplam veya bireysel avlanılabilecek su ürünleri miktarını,
d) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı,
e)   Balıkçı: Bakanlıkça deniz ve iç sularda ticari amaçlı su ürünleri avı yapmak üzere     izin verilen balıkçı gemisinin sahibi veya kiralayan gerçek veya tüzel kişileri,
f)    Balıkçı gemisi: Deniz ve iç sularda ticari amaçlı su ürünleri avı yapmak üzere Bakanlıkça izin verilen gemileri,
g)   Balıkçılık kıyı yapıları: Kıyılarda, balıkçı gemilerine, avlama toplama yöntemi ile ticari su ürünleri avcılığı yapanlara, kırsal turizm faaliyetinde bulunan kooperatiflere ve yetiştiricilere hizmet vermek üzere yapılan iskele, balıkçı limanı, barınağı, barınma yeri veya çekek yerleri ile tesislerini,
ğ) Balıkçılık koruma alanları: Su ürünleri veya ekosistemin korunması veya iyileştirilmesi amacıyla avcılık faaliyetlerinin geçici veya sürekli olarak, kısmen veya tamamen yasaklandığı, coğrafik olarak koordinatları ve sınırları belirlenen alanları,
h)      1) Hedef dışı: Tür, zaman, boy veya ağırlık ölçüleri bakımından yakalanmasına izin verilmeyen ancak av sırasında istenmeden yakalanan su ürünlerini,
2) Iskarta : Ticari değeri olmayan ve karaya çıkarılmayan her türlü deniz canlısını
ı) İçsular: Göller, göletler, lagünler, baraj gölleri ve akarsuları,
             i) İlk satış: Avcılık veya yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünlerinin ticari olarak ilk el değişikliğini ,
j)     Karaya çıkış yeri: Avlanan su ürünlerinin karaya çıkarılacağı Bakanlıkça belirlenen yerleri,
k)   Üretici örgütü: 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan ve su ürünleri alanında faaliyet gösteren kooperatif ile veya birlikler ile bunların üst kuruluşlarını,
l)   Resmi kontrol: Bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerin bu Kanun hükümlerine uygunluğunun doğrulanması için, kontrol görevlilerinin verilen yetki çerçevesinde gerçekleştirdikleri izleme, gözetim, denetim, numune alma, analiz ve benzeri kontrolleri,
m)  Su ürünleri: Yaşamının tamamını veya bir kısmını denizlerde ve iç sularda geçiren  bitki, hayvan ve bunların üreme ürünlerini,
n)   Toplama yöntemi ile ticari su ürünleri avcılığı: El ile doğrudan veya kürek, tırmık ve benzeri basit aletler kullanılarak yapılan su ürünleri avcılığını,
o) Trol: Gemiye bağlı ve mekanik olarak, dipte su içinde veya su yüzeyine yakın kesimlerde sürütülerek çekilen ve su ürünlerinin bir torbada toplanarak avlanmasını sağlayan avlanma araçlarını; zemin üzerinde sürütülerek kullanılanları dip trolünü, dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzeye yakın kısmından çekilenleri orta su trolünü,
ö) Yardımcı gemi: Üzerinde av araç ve gereci bulunmayan balıkçı gemisi tarafından avlanan su ürünlerinin taşınmasında ve lojistik ihtiyaçların karşılanmasında kullanılan gemiyi,
p) Yaşam alanı: Deniz ve içsularda su ürünlerinin yaşadığı, ürediği ve beslendiği su alanlarını,
r) Yetiştiricilik: Bakanlıktan izinli yetiştiricilik tesislerinde, su ürünlerinin gerekli teknikler kullanılarak üretilmesini, ıslahını, büyütülmesini ve hasadının yapılmasını
s) Kırsal turizm : Geleneksel av araç gereçleri ile yapılan avcılık faaliyetlerinin tanıtılmasını ve bu faaliyetlere izleyici olarak katılımın ücret karşılığı pazarlanmasını hedefleyen ekolojik ve kültürel turizm faaliyetlerini,
 ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM
Su Ürünlerinin Yaşam Alanları

Su ürünleri yaşam alanları

MADDE 4- (1) Deniz ve içsularda su ürünleri yaşam alanlarında su ürünleri ile ilgili düzenleme yapmaya Bakanlık yetkilidir.
 (2) Su ürünleri yaşam alanlarının kurutulması, bu alanların doldurulması, kısmen veya tamamen şeklinin veya yatağının değiştirilmesi, taş, toprak, moloz ve benzeri maddelerin dökülmesi, eski taşıtların atılması, kum, çakıl, taş ve benzeri maddelerin çıkarılması ile buralarda yapılacak her türlü yapı ancak Bakanlığın uygun görüşünün alınması ve belirleyeceği şartlara uyulması şartıyla yapılabilir.
(3) İçsuların sulama ve enerji üretimi amacıyla kullanılmak istenmesi halinde, bu sularda yaşayan su ürünlerinin yaşama, üreme, beslenme ve nesillerinin devamlılığını sağlayacak Bakanlıkça istenecek tedbirlerin ilgili müteşebbis tarafından alınması ve yerine getirilmesi zorunludur.
(4) Bakanlıktan izin alınmadan akarsularda su ürünlerinin üreme ve beslenme göçüne engel olacak ağlar kurulması, bent, çit ve benzeri engeller yapılması yasaktır.
(5) Su ürünleri yaşam alanlarında alıcı ortamla ilgili fiziksel, kimyasal ve biyolojik değerler su ürünleri, çevre ve halk sağlığı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenir ve izlenir.
(6) Üzerinde baraj veya regülatör kurulmuş veya kurulacak olan akarsularda geçmişte veya günümüzde üreme veya beslenme göçü yapan su ürünleri türlerinin bulunup bulunmadığı yönünde Bakanlık tarafından gerekli inceleme yapılır veya yaptırılır. Göç eden türler var ise bu türlerin göçüne imkan verecek nitelikte balık geçidi yapılması ve göç dönemlerinde devamlı işler durumda bulundurulması zorunludur. Ancak gövde yüksekliği 30 metreden yüksek olan baraj veya regülatörlerde, Bakanlıkça balık geçidi yapmanın fonksiyonel olmayacağının değerlendirildiği durumlarda, balıkların göçüne imkan verecek asansör, tanklarla taşıma veya yapay ortamda üretilip kaynağa bırakılması dahil gerekli tedbirler müteşebbisten istenebilir. İlgili müteşebbis tarafından Bakanlıkça bu yönde istenecek her türlü tedbirin alınması ve yerine getirilmesi zorunludur.
(7) Bakanlıktan izin alınmadan su kaynaklarında balıklandırma yapılması, kaynaklara yabancı türlerin bırakılması ve yetiştiriciliğinin yapılması yasaktır.
(8) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Su Ürünleri Avcılık İzinleri, Balıkçı Gemileri,  Av Araç ve Gereçleri,
 Avcılığı, Yetiştiriciliği
Su ürünleri avcılık izinleri

MADDE 5- (1) Ticari amaçlı su ürünleri avcılığı yapacak balıkçılar, kendilerinin ve avcılıkta kullanacakları gemiler ile yardımcı gemilerinin kayıtlarını yaptırmak ve Bakanlıktan izin almak zorundadır. Bu iznin verilmesi için istenecek bilgi ve belgeler ile verilme şartları, şekli ve geçerlilik süresi Bakanlıkça belirlenir.
(2) Toplama yöntemi ile ticari su ürünleri avcılığı yapacaklar Bakanlıktan izin almak zorundadır. Bu iznin verilmesi için istenecek bilgi ve belgeler ile verilme şartları, şekli ve geçerlilik süresi Bakanlıkça belirlenir.
(3) Ticari olmayan dinlenme ve spor amaçlı su ürünleri avcılığı yapacak olan onsekiz ile altmış yaş arasındaki kişiler Bakanlıktan izin almak zorundadır. Bu iznin verilmesi için istenecek bilgi ve belgeler ile verilme şartları, şekli ve geçerlilik süresi Bakanlıkça belirlenir.  
(4) Bakanlık, su ürünleri avcılığının ve kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla, ticari su ürünleri avcılığında veya ticari olmayan dinlenme ve spor amaçlı su ürünleri avcılığında verilen veya verilecek izinlere sınırlama getirebilir, azaltabilir, türlere,  bölgelere ve zamana göre verilen izinlerde özel düzenleme ve uygulama yapabilir.
(5) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Balıkçı gemileri, av araç ve gereçleri

MADDE 6- (1) Su ürünleri avcılığında kullanılan balıkçı gemileri ile av araç ve gereçlerinin sahip olmaları gereken özellikleri, ölçüleri ile bunların ve balık bulucu cihazlar, radarların kullanılmasına ilişkin hususlarda Bakanlıkça düzenleme yapılabilir. Kullanılan balıkçı gemileri ile av araç ve gereçlerinin özellikleri, ölçüleri ve kullanımı düzenlenen hususlara uygun olmak zorundadır. Bakanlık, çevreye veya bazı türlere zarar vermesi nedeniyle av araç ve gereçlerinden bazılarının kullanılmasına, satılmasına yasaklama veya kısıtlama getirebilir. 
(2) Su ürünleri kaynaklarının sürdürülebilir işletilmesi amacıyla, Bakanlık balıkçı gemilerinin sayıları, boy, tonaj ve motor güçleri ile ilgili düzenleme yapabilir.
(3) Aşağıda belirtilen maddeler ve yöntemlerin su ürünleri avcılığında kullanılması ve bunların balıkçı gemilerinde bulundurulması yasaktır.
a)    Her türlü patlayıcı, zehirleyici, uyuşturucu maddeler ve sönmemiş kireç,
b)   Avlanılan büyük balıkların sudan çıkarılmasında kullanımı hariç elektrik şoku yöntemi ile avcılık ekipmanları,
c)    Işıkla avcılığa izin verilen sahalarda, Bakanlıkça belirlenen güç miktarından fazla ışık kaynağının avcı ve taşıyıcı gemilerin aydınlatılmasında ve avcılıkta kullanılması,
(4) Araştırma amacıyla yapılacak bilimsel çalışmalarda, Bakanlıktan izin alınması şartı ile yasak olan av araç ve gereçleri ile maddeleri kullanılabilir, yasak olan yer ve zamanlarda araştırma yapılabilir. Bu çalışmalarda Bakanlıkça belirlenen izin şartlarına uyulması zorunludur.
(5) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Su ürünleri avcılığı ve avcılık yapanların yükümlülükleri

MADDE 7- (1) Su ürünleri avcılığı yapılacak yerler ve av yapılan yerlerin derinlik ve kıyıdan uzaklığı, avlanan tür ve türlerin avlanma zamanı, boy veya ağırlık ölçülerine ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir. Bakanlık avlanma yöntemlerine ilişkin düzenleme yapabilir.
(2) Bakanlık bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususlara ilişkin düzenleme yaparken su ürünlerinin korunması, sürdürülebilir işletilmesi, halk sağlığının korunması, gemilerin seyrüsefer emniyeti, güvenlik, sosyo-ekonomik ve benzeri nedenleri dikkate alarak yasak ve sınırlama getirebilir.
(3) Su ürünleri kaynaklarının sürdürülebilir işletilmesi amacıyla, Bakanlık bazı su ürünleri türlerinin avlanma miktarlarına, bu türleri avlayacak balıkçı gemi sayılarına ve bu gemilerin boy veya motor güçlerine ilişkin düzenleme yapabilir.
(4) Su ürünlerinin korunması ve nesillerinin devamlılığının sağlanması ve geliştirilmesi amacıyla,
   a) Bakanlık bazı yerlerde avcılığı kısıtlayabilir veya yasaklayabilir buraları balıkçılık koruma alanı ilan edebilir.
   b)  Kıyı dip yapısı ve sucul canlıların korunması amacı tüm denizlerde gırgır avlanma derinliği 30 metreden daha az olamaz, bakanlık ihtiyaca göre bu derinlik sınırını arttıbilir.
   c) Yasaklanmış alanlardan geçişler ancak koordinatları bakanlıkça belirlenmiş trafik sahalarından yapılır.
(5) Bakanlık, neslini tehlikede gördüğü türler ile uluslararası anlaşmalarla avlanması ve pazarlanması yasaklanan türlerin, avlanmasına ve pazarlanmasına yasaklama veya sınırlama getirebilir. Avlanması yasak türlerin nakli ve teşhiri yasaktır
(6) İçsular, Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında her türlü trol ile avcılık yasaktır. Marmara denizinde Karides avcılığı için kullanılan Algarna (Kirişli Trol ) bu hükümden muaftır.
(7) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan balıkçılardan, uluslararası sularda ticari su ürünleri avcılığı yapacaklar, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle getirilen yükümlülüklere ve buralarda yapılacak avcılıkla ilgili Bakanlıkça getirilen düzenlemelere uymak zorundadır. (İkili anlaşma yapılmayan ülkelerde yapılan avcılık faaliyetleri boşlukta ? )
(8) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişilerin, başka ülkelerin karasuları veya münhasır ekonomik bölgelerinde ticari su ürünleri avcılığı yapabilmeleri için, av yapılacak yerin ait olduğu ülkenin ilgili yetkili makamlarından gerekli izinlerin alınması, alınan izin belgelerinin Bakanlığa sunularak ayrıca Bakanlıktan da izin alınması ve bu hususta Bakanlıkça belirlenecek şartlara uyulması zorunludur.
(9) Karşılıklı anlaşma yapılan ülkeler hariç, yabancı ülke bayraklı balıkçı gemilerinin su ürünleri avcılığı yapmak üzere, 20/5/1982 tarihli ve 2674 sayılı Karasuları Kanununun birinci maddesinde belirtilen karasularına veya dördüncü maddesinde belirtilen iç sulara girerek avcılık yapmaları yasaktır.
(10) Yarışma amaçlı yapılan organizasyonlar hariç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilerden ticari olmayan dinlenme ve spor amaçlı su ürünleri avcılığı yapacaklar Bakanlıktan izin almak zorundadır.  Eşlerden birisinin türk olması durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.
(11) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilerin araştırma amaçlı su ürünleri avcılığı yapabilmeleri için Bakanlıktan izin alması zorunludur. Araştırma amaçlı izinler verilirken Dışişleri Bakanlığının uygun görüşü alınır.
(12) Su ürünleri avcılığı yapacaklar, aşağıda belirtilen hususlara uymakla yükümlüdür.
a) Bakanlıkça, kendilerine verilen avlanma izinlerine göre av yapmakla,
b) Bakanlık tarafından gemilerine verilen izin kod numarasını Bakanlıkça belirlenen esaslara göre gemisine yazmakla,
c) Ticari su ürünleri avcılığı yapanlar av faaliyetleri ve avlanılan ürünlerle ilgili Bakanlıkça belirlenen kayıt defteri veya elektronik kayıt cihazını bulundurmakla,
 ç) Ticari su ürünleri avcılığı yapanlar av faaliyeti ve avladığı ürünlerle ilgili Bakanlıkça istenen her türlü bilgileri kayıt defteri veya elektronik kayıt cihazına kaydetmek ve istendiğinde bu bilgi ve belgeleri yetkililere göstermek veya vermekle,
d)  Bakanlık tarafından katılımı zorunlu görülen eğitim veya seminerlere katılmakla,
 e) Üniversite veya kamu kurumları tarafından, su ürünleri ile ilgili yapılacak çalışmalarda, araştırmacılara ve görevlilere yardımcı olmak ve işbirliği yapmakla,
(13) İçsularda veya dalyan kurarak ticari su ürünleri avcılığı yapacaklar;
a) Van gölü hariç iç sularda ticari su ürünleri avcılığı yapılabilmesi veya dalyan kurarak ticari su ürünleri avcılığı yapılabilmesi için Bakanlıktan kiralama yapmak suretiyle izin alınması zorunludur. Yıllık kira bedeli belirlenirken av yerinin özelliği, avlanacak türler ve miktarları dikkate alınır. Kira teknik şartnamesi, süresi ve yıllık kira bedeli Bakanlıkça belirlenir. Kira gelirleri hazineye ait olmak üzere, Bakanlık tarafından beş yıla kadar kiraya verilir. Bu yerlerin öncelikli kiralama hakkı, o yerde kurulmuş ve ortakları iki yıldan az olmamak üzere o yerleşim yerinde ikamet eden,  su ürünleri kooperatifleri veya kooperatif birlikleri ile üretici birliklerine aittir. Bu yerleri kiralayan kooperatifler veya kooperatif birlikleri ile üretici birlikleri bu haklarını başkalarına kullandıramazlar ve devredemezler. Bu yerler, kooperatifler veya kooperatif birlikleri ile üretici birliği  tarafından kiralanmadığı takdirde, diğer taliplilere 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre kiraya verilir. Şahıs mülkiyetinde olan lagün ve dalyan yerleri için kiralama yapılmaksızın Bakanlıktan izin alınması zorunludur.
b) Şahıs mülkiyetinde olanlar dahil dalyan kurarak ticari su ürünleri avcılığı yapanlar, su ürünleri avcılığı ile ilgili av araç ve gereçleri, avlanma zamanı, tür, boy ve ağırlık ölçülerine ilişkin Bakanlıkça getirilen düzenlemelere uymak zorundadır. Bakanlık gerekli gördüğü durumlarda Dalyan’lara dönemsel yasak getirebilir
c) Dalyan kurulan yerlerin dışında kalan alanlar avlanma izni olan diğer balıkçılara ve toplama yöntemiyle ticari su ürünleri avcılığı yapanlara açıktır. Bu hüküm özel mülkiyetteki dalyan kurulan yerler için de geçerlidir.
ç) Şahıs mülkiyetinde olan dalyan kurma yerleri, kesintisiz 5 yıl işletilmemesi veya terk edilmesi halinde kamulaştırılır.
 d) Bakanlıkça belirlenen akarsulardaki yerler hariç, tüm akarsularda ticari su ürünleri avcılığı yasaktır.
(14) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Su ürünleri yetiştiriciliği

MADDE 8- (1) Su ürünleri yetiştiriciliği yapacaklar,  yetiştiriciliğin yapılacağı işletme için Bakanlıktan izin almak, bunun için Bakanlıkça istenilecek bilgi ve belgeleri vermek ve verilen izinler doğrultusunda faaliyet göstermek zorundadır. 
(2) Denizlerde su ürünleri yetiştiriciliğine ayrılan alanlar Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edilir. İlan edilen alanlar imar planlarına ilgili kurumlar tarafından altı ay içerisinde işlenir ve onaylanır. Belirlenen bu alanlar ile içsularda su ürünleri yetiştiriciliğiyle ilgili her türlü planlama, tadilat ve dağıtım yapmaya Bakanlık yetkilidir.
(3) Su ürünleri, çevre ve halk sağlığı, ekonomi ve seyrüsefer açısından,  teknik veya bilimsel yönlerden mahzurlu görülen deniz ve içsularda veya buralardan su alınarak karada, yetiştiricilik işletmelerinin kurulmasına,  işletme sayısına veya kapasitelerine, yetiştiricilik yöntemine veya yetiştirilecek türlere Bakanlıkça yasaklama veya sınırlama getirilebilir.
(4) Su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılan araç ve gereçlerin sahip olmaları gereken özellikleri, ölçüleri ve bunların kullanılmasına ilişkin hususlarda Bakanlık düzenleme getirebilir. Getirilen düzenlemelere uyulması zorunludur.
(5) Bakanlıktan izinli olduğu halde, daha sonraki süreçte, su ürünleri, çevre ve halk sağlığı bakımından işletmede veya bölgede su ürünleri yetiştiriciliğinin sürdürülmesinin bilimsel veya teknik yönlerden Bakanlıkça mahzurlu olduğunun tespiti halinde, bu bölgedeki işletmelere Bakanlıkça verilmiş olan yetiştiricilik izinleri, tespit edilen olumsuzluklar giderilinceye kadar geçici süre ile askıya alınabilir, kapasitelerine sınırlama getirilebilir. Tespit edilen olumsuzlukların giderilememesi durumunda ise izinleri iptal edilebilir.
 (6) Deniz ve içsularda veya bu yerlerden su alınarak karada yapılacak su ürünleri yetiştiricilik işletmelerinde ihtiyaç  duyulan su  ve su yüzey alanlarının kiralanması zorunludur. Kira teknik şartları, kiracıların müktesep hakları, süresi ve yıllık kira bedelleri Bakanlıkça belirlenir. Bu yerler, kira gelirleri hazineye ait olmak üzere, Bakanlık tarafından on beş yıla kadar kiraya verilir. Karasal alanların kiralama işlemleri ise fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla, taşınmazın malikinden yapılır.
(7) Bakanlıktan, su ürünleri yetiştiriciliği yapmak üzere izin aldığı halde, aşağıda belirtilen durumlarda verilen izinler iptal edilir. İzinleri iptal edilenler, iki yıl süreyle iptal edilen yer ve su için müracaatta bulunamazlar.
a)    Su ürünleri yetiştiriciliği yapmak üzere müracaat edip Bakanlıktan izin alındığı halde, mücbir sebepler dışında izin tarihinden itibaren bir yıl içerisinde herhangi bir yatırım faaliyetinde bulunulmaması,
b)   İzin alındığı tarihten itibaren mücbir sebepler dışında üç yıl içerisinde üretime geçilmemesi, 
c)    Bakanlık yaptırımları hariç, Bakanlığın bilgisi ve izni haricinde üst üste üç yıl üretim yapılmaması,
       ç)  Kira sözleşmesi iptal edildiği halde bir yıl içerisinde sözleşmenin yenilenmemesi ,
 (8) Su ürünleri refahının sağlanması için yetiştiricilik işletmesi sahipleri veya işletmenin bakımından sorumlu kişiler, işletmede stoklama, bakım besleme, sağlık, nakil ve hasatla ilgili Bakanlıkça belirlenen hususlara uymak zorundadır.
(9) Özel mülkiyet haricinde kamuya ait yerlerde kurulan yetiştiricilik tesislerinden her ne sebeple olursa olsun izni iptal edilen işletme sahibi,  işletme alanını üç ay içerisinde boşaltmak zorundadır. Bu süre içerisinde boşaltılmayan işletme, boşaltma masrafları işletme sahibinden iki katı olarak alınmak üzere bulunduğu yerin mülki amirince boşalttırılır.
(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Su Ürünlerinin Karaya Çıkarılması, Kayıt, Verilerin Toplanması
 ve Pazarlama Standartları

Avlanılan su ürünlerinin karaya çıkarılması, kayıt ve verilerin toplanması
MADDE 9- (1) Avlanılan su ürünlerinin karaya çıkarılacağı yerler balıkçı gemilerinin özelliklerine, su ürünlerinin avlandığı yer, tür ve miktara göre Bakanlıkça belirlenir. Su ürünlerini avlayanlar avladıkları ürünlerini belirlenen bu yerlerden karaya çıkarmak zorundadır. Ancak zorunlu nedenlerle başka bir yerden karaya çıkarılmak istenmesi halinde, Bakanlığın bilgilendirilmesi ve izin alınması şartıyla karaya çıkarılabilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen esaslara göre karaya çıkarılan su ürünlerinin, Bakanlık görevlileri, Bakanlığın yetkilendirdiği görevliler veya Bakanlıkça yetkilendirilen su ürünleri kooperatif, kooperatif birlikleri veya üretici birliği görevlileri tarafından kayıtları tutulur. Kaydedilmeyen ürünlerin sevkiyatı yapılmaz.
(3) Su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği yapanlar, depolayanlar, nakledenler, pazarlayanlar ve işleyenler Bakanlıkça istenen kayıtları yaptırmak ve tutmak, istenilen bilgi ve belgeleri süresi içerisinde vermek ve gerektiğinde ilgililere göstermek zorundadır. Toplanan bu bilgiler istatistik ve bilimsel amaçlı kullanılabilir. Şahsi ve ticari sır kapsamında olan özel bilgiler kamuoyuna açıklanamaz ve başkalarına verilemez.
            (4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Su ürünleri pazarlama standartları
MADDE 10- (1) Pazara sunulacak su ürünlerinin türü, paketleme şekil ve ölçüleri ile etiket bilgilerine ve satışına ilişkin Bakanlıkça düzenleme yapılabilir. Pazara sunulan su ürünleri getirilen düzenlemelere uygun olmak zorundadır.
(2) Bu maddenin üçüncü fıkrasında Bakanlıkça belirlenen hususlar saklı kalmak kaydı ile tür, boy ve ağırlık ölçüleri ile avlanılan yer, zaman ile ilgili yasaklama veya sınırlama getirilen su ürünlerinin, satışı, nakli, depolarda bulundurulması ve işlenmesi yasaktır. Ancak yetiştiricilikten elde edildiği veya avcılığın serbest olduğu dönem ve yerlerde mevzuata uygun olarak avlanıldığı belgelendirilen su ürünlerinin satışı, nakli, depolarda bulundurulması ve işlenmesi serbesttir.
(3) Hedef dışı yakalanan su ürünlerinin karaya çıkarılması ve pazarlanmasında Bakanlıkça belirlenen hususlara uyulması zorunludur.
(4) Ticari olmayan dinlenme ve spor amaçlı yapılan avcılıktan elde edilen su ürünlerinin satılması yasaktır.
(5) Toptancı haline getirilen su ürünleri ile ilgili Bakanlıkça istenen kayıtlar Bakanlık veya toptancı hali görevlileri veya Bakanlıkça yetkilendirilen su ürünleri kooperatifleri veya kooperatif birlikleri ile üretici birlikleri görevlileri tarafından tutulur ve istenildiğinde ilgili mercilere iletilir. 
(6) Su ürünlerinin toptan ilk satışının yapıldığı toptancı hallerinin işletilmesinden sorumlu olanlar, 11/3/2010 tarihli ve 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve bu Kanunda getirilen düzenlemelere uymak ve istenen gerekli idari tedbirleri almakla yükümlüdürler.
(7) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Resmi Kontroller ve Balıkçı Gemilerinin İzlenmesi
Resmi kontroller

MADDE 11- (1) Resmi kontroller, uygun aralıklarla, tarafsız, şeffaf ve meslekî gizlilik ilkelerine uyularak risk esasına göre, ön bildirim gereken hâller dışında önceden haber verilmeksizin gerçekleştirilir. Bu kontroller, izleme, gözetim, doğrulama, tetkik, denetim, numune alma ve analiz gibi uygulamaları kapsar.
(2) Resmi kontroller, Bakanlıkça su ürünlerine ilişkin kontrol yetkisi verilen Bakanlık personeli ile denizlerde sahil güvenlik ve deniz polisi, iç sular ve karada jandarma, emniyet görevlileri, orman muhafaza kontrol görevlileri, belediye zabıta görevlileri, kamu tüzel kişilerine bağlı muhafız ve köy muhtarları, gümrüklerde ise gümrük görevlileri tarafından gerçekleştirilir. Su ürünleri yetiştiricilik tesislerinin resmi kontrolleri ise Bakanlık personeli  tarafından yapılır.
(3) Kontrol görevlisi, bu Kanun hükümleri doğrultusunda resmî kontrolleri yapmak, kontrol sonucuna göre, her türlü etkiden ve çıkar ilişkisinden uzak, tarafsız, objektif ve bağımsız olarak karar almak zorundadır.  Kontrol görevlisi bu Kanunla kendisine verilen yetki çerçevesinde, bu Kanunda ön görülen idari yaptırımları uygulamaya yetkilidir. Kontrol görevlisi bu Kanun kapsamındaki her yere kontrol amacıyla girebilir ve numune alabilir. Kontrol amacıyla alınan numuneler için herhangi bir bedel ödenmez. İlgililer resmi kontroller sırasında, kontrol görevlilerine gerekli her türlü yardım ve kolaylığı sağlamak zorundadırlar.
(4) Bakanlıkça su ürünlerine ilişkin kontrol yetkisi verilen Bakanlık personeli, görev yapmakta olduğu il sınırlarına bağlı kalmaksızın tüm deniz ve içsularda görev yapmaya yetkilidir.
(5) Bakanlık, uygun gördüğü hâllerde kontrol sonuçları ile ilgili sahip olduğu bilgileri, kamuoyunun bilgisine sunar bilir. Ancak iç hukuk ve uluslararası hukuk ile güvence altına alınan, gizli soruşturma ve sürmekte olan adlî ve idarî işlemler, kişisel bilgiler, meslek sırları, gizli müzakereler, uluslararası ilişkiler ve ulusal savunma ile ilgili bilgiler kamuoyuna sunulamaz.
 (6) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Balıkçı gemilerinin izlenmesi

MADDE 12- (1) Bakanlık balıkçı gemilerinin av faaliyetlerini izlemek ve kural ihlallerini tespit etmek amacıyla, her türlü teknik alet ve sistemlerden yararlanabilir, uzaktan algılama sistemleri kurabilir ve işletebilir, bu konularda ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapabilir. Bu sistemler vasıtası ile elde edilen veri ve belgeler, bu Kanunda belirtilen idarî yaptırımların uygulanmasında ilgilileri hakkında kanıt kabul edilir.
(2) Balıkçı gemilerinin izlenmesi amacıyla gemilerde bulundurulması istenen sistem ve cihazların Bakanlıkça belirlenen özelliklere uygun ve belirlenen yöntemlere göre işler vaziyette bulundurulması bakım için kızağa çıkmadıkları sürece zorunludur.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Teknik sorumlu, gözlemci istihdamı 

MADDE 13– (1) Üretim kapasitelerine göre Bakanlıkça belirlenecek su ürünleri yetiştiriciliği işletmelerinde, işletmecinin su ürünleri, balıkçılık teknolojisi, biyoloji veya veteriner hekimliği alanında en az lisans eğitimi almış bir personeli teknik işletme sorumlusu olarak istihdam etmesi zorunludur.
(2) Bakanlıkça belirlenen balıkçı gemilerinde balıkçılık faaliyeti süresince, gemi sahiplerinin su ürünleri, balıkçılık teknolojisi veya biyoloji alanında en az ön lisans düzeyinde eğitim almış bir personeli gözlemci olarak istihdam etmesi  zorunludur.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında istihdamı zorunlu personelin yetkileri ile Bakanlığa karşı sorumlulukları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

ALTINCI BÖLÜM 
Çeşitli Hükümler

Balıkçılık kıyı yapıları

MADDE 14- (1) Balıkçı gemilerinin barınma, av araç ve gereçlerini depolama, tamir ve bakımlarını yapma, avlanılan veya yetiştirilen ürünleri karaya çıkarma, ön soğutma ve soğutma, işleme, paketleme, depolama, kontrol, veri toplama, sosyal alanlar ve eğitim birimleri gibi balıkçılıkla ilgili hizmetlerin yerine getirildiği yapılarından yararlanma hakkı öncelikli olarak balıkçılara, toplama yöntemiyle ticari su ürünleri avcılığı yapanlara ve yetiştiricilere aittir.
(2) Balıkçılık kıyı yapıları, kira geliri Hazineye ait olmak üzere, öncelikli olarak o yerde kurulu bulunan ve talep eden su ürünleri kooperatifleri veya kooperatif birlikleri ile üretici birliklerine, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın pazarlıkla süresi on yıldan az olmamak üzere Maliye Bakanlığınca kiraya verilir. İlan edilen otuz günlük sürede su ürünleri kooperatifleri veya kooperatif birlikleri ile üretici birliklerinden talep gelmemesi durumunda, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince gerçek veya tüzel kişilere ihale ile kiraya verilebilir.
(3) Kırsal turizm faaliyetinde bulunan ve bulunacak olan su ürünleri kooperatiflerinin kiraladığı barınaklardaki düzenlemeler yönetmelikle belirlenir

Ödenek ve destekleme

MADDE 15- (1) Bu Kanun kapsamındaki görevlerin yerine getirilmesi amacıyla, döner sermaye gelirleri dışında, Bakanlık bütçesine gerekli ödenek konulur.
(2) Su ürünleri kaynaklarının korunması, stoklar üzerindeki av baskısının azaltılması, yetiştiricilikte üretimin artırılması, geliştirilmesi ile su ürünlerinin muhafazası, nakliyesi ve pazarlanmasına yönelik avcılara, yetiştiricilere ve bu alanda faaliyet göstermek üzere kurulan üretici örgütlerine Bakanlıkça uygun görülmesi halinde destekleme yapılabilir.
 Verilen izinler karşılığında ücret alınması ve mesai saatleri dışında kontrol görevi yapanların ücreti
MADDE 16- (1) Bakanlık bu Kanun kapsamında verilen izin ve hizmet karşılığında ücret alabilir. Verilen izin ve hizmetin çeşidine göre alınacak ücret her yıl Aralık ayında Bakanlıkça belirlenir.
(2) Bu Kanun kapsamında alınacak ücret 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı Kanun ile kurulan Bakanlık Merkez ve Taşra döner sermaye bütçelerine gelir olarak kaydedilir ve bu gelirler öncelikli olarak bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesinde kullanılır. Diğer gelirler genel bütçeye gelir kaydedilir.
(3) Su ürünlerinin ve yaşam alanlarının korunması, geliştirilmesi amacıyla, ulusal veya bölgesel düzeyde projelerin hazırlanması veya hazırlatılması, uygulanması, kontrol amacıyla alet, malzeme alımı ile acil durumlardaki ihtiyaçlar için, döner sermaye bütçelerinden gerekli harcamaları yaptırmaya veya bu amaçlarla bir döner sermaye işletmesinden diğer işletmeye borç veya karşılıksız olmak üzere kaynak aktarmaya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı yetkilidir.
(4) Bu Kanun kapsamında yapılan resmi kontrollerin, mesai saatleri dışında veya resmi tatillerde yapılması halinde, bu kontrolleri gerçekleştiren Bakanlık personeline, ayda 6000 gösterge rakamını geçmemek üzere görev yaptıkları her gün için 400 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılması sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere, döner sermaye bütçesinden fazla çalışma ücreti ödenir.
(5) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.

Komisyonlar, ilgili kuruluşlarla işbirliği ve yetki

MADDE 17- (1) Bakanlık bu Kanun kapsamındaki konularla ilgili gerek gördüğünde komisyonlar kurabilir.
(2) Bakanlık, bu Kanunda belirtilen görevlerin yerine getirilmesinde hizmetin gereği ile ilgili Bakanlıklar, kurum veya kuruluşlar ile işbirliği yapabilir.
(3) Su ürünleri ile ilgili, yapılan ikili anlaşmaların veya taraf olunan uluslararası sözleşmelerin uygulamasına ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya Bakanlık yetkilidir.
(4) Bu Kanun kapsamındaki konularla ilgili uluslararası işbirliğini gerektiren durumlarda, Bakanlık işbirliği yapmaya yetkilidir.

(5) Bakanlık, su ürünlerinin sürdürülebilir avcılığı, canlı sucul kaynakların ve yaşam alanlarının korunması ve balıkçılığın sosyo-ekonomik sorunları kapsamında sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapar gerek görürse bu konu başlıkları altında komisyonlar oluşturabilir.