14 Şubat 2013 Perşembe

YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI; SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIĞA KATKI İÇİN VAR MISINIZ, YOK MUSUNUZ?




Türkiye’de tüm toplumumuzun beslenme gereksinimi ve bunun sürdürülebilirliğinde başı çeken temel konularından biri ulusal ekonomiye yaklaşık % 1 dolayında katkı sağlayan balıkçılıktır. Balıkçılığın ana etmenini oluşturan sucul canlı kaynakların en belirgin özelliği kendini her yıl yenileyen üreme özelliğidir.  Bu özellik doğa kurallarına uyulması halinde onun sonsuza değin insanoğlunun gıda gereksinimine cevap verme kapısını açık tutar. Ne var ki bu kaynak avcı konumundaki insanoğlunun sucul canlıların üreme fonksiyonelliğine aykırı tutumu nedeniyle büyük bir tehlike içerisindedir. Bu tehlikeyi önlemek için de tüm sucul canlılarımız Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesindeki Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Ticari Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ” ile güvence altına alınmaya çalışılır. Hal böyle olmakla beraber 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve gerekse söz konusu tebliğ aracılığı ile alınan önlemlerin çağdaşlığı yeterli olamamaktadır. Gerekli yeterliliği oluşturmak ise ancak dengeli ve devamlı denetim mekanizması ile sağlanabilir.
Ulusal balıkçılığımızın yakın zaman tarihine göz attığımızda 1971 yılında 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanununun kabul edildiği, arkasından da 1972 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde bir Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün kurulduğu görülür. Böylelikle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki denizlerimiz, göllerimiz, baraj göllerimiz ve nehirlerimizdeki tüm sucul canlıların toplum yararına düzenlenmesi, işletilmesi ve ülke ekonomisine kazandırılması hususunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yükümlü kılınmıştır. Ne var ki bakanlığın ilgili kuruluşunun ülkesel düzeyde teknik eleman sayısı, alt yapı ve mali olanakları kısıtlıdır. Bu nedenle 1380 Sayılı Kanunun 33. maddesi uyarınca çok sayıda teşkilatın mensupları bu kanun ile yükümlü kılınmışlar ise de 2692 Sayılı Kanunla kurulan Sahil Güvenlik Komutanlığı hariç beklenen yarar sağlanamamıştır.
Neden Yarar Sağlanamadı
Bunun ana nedeni karasal ortamda balık giriş ve satış noktalarında yasak kapsamındaki balıkların denetlenememesi ve caydırıcı özellikteki cezai yaptırımların hayatiyet bulamamasıdır. Bu boşluktan yararlanan sorumlu balıkçılık ilkesini benimsemeyen kesimce yapılan avcılıkların önünün alınamamasına neden olmuş ve avlanabilir boyun altında kalan ve avlanmaması gereken balıklar yıllarca avlanarak stokların çöküşünde etkin bir rol oynamışlardır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının denetim mekanizmasının devreye girebilme şansı eşantiyon düzeyinde kalabilmiş, bu da merkezi otoritenin otorite kavramının askıda kalmasının da nedenini oluşturmuştur.
Belediye Kanunu’nda Ek Düzenlemeye Gereksinim Bulunmakta
Türkiye balıkçılığında kaynakların geleceğini çok sade bir uygulamayla esenliğe kavuşturmak mümkündür. Bunu yerel yönetimler aracılığı ile sağlamak işten bile değildir. Yeter ki bu sese kulak verilsin ve gerekleri yerine getirilsin. Şöyle ki; 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile aslında “belediye zabıtası amir ve mensupları” yükümlü kılınmışlardır. Ne var ki bu sorumluluk bir noksanlığı içermektedir. Ayrıca Belediye Kanununda 1380 sayılı Kanunda yasa dışı avlanan ürünlere müdahale ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Belediyelerin balıkçılıkla ilgili olarak bünyelerinde yaptıkları iki temel uygulama bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Belediye Kanununun 15. maddesinin (j) bendi uyarınca balık hali kurabilme hükmü ile ilgili husustur. İkinci husus ise Belediye Zabıta Yönetmeliğinin 10. maddesi içeriğince belediye zabıtasını bağlayan sağlık ile ilgili görevdir. İlgili tüzük ve yönetmelikler gereğince balığa bir gıda maddesi olmasından kaynaklanan bir müdahalenin söz konusu olmasıdır. Bu durumda belediye zabıta görevlilerinin yasa dışı balıklara önlem alabilmeleri söz konusu olamamakta, müdahaleleri ise sadece halk sağlığı açısından gerçekleşebilmektedir.
Balıkçılık konusunda şu aşamada belediyeleri bağlayan ana yükümlülük balık hallerinin yönetimidir. Belediyelerin balık halleri bünyesinde yaptıkları işlemleri şu şekilde detaylandırmak mümkündür. Bunlar; a) Deniz ve karayoluyla gelen su ürünlerinin tespitini yaparak kayıtlarının tutulması, b) Su ürünlerinin insan sağlığı açısından kontrolünün yapılması, c) Su ürünlerinin müzayede veya toptan satışının sağlanması, d) Satılan su ürünlerine ait beyannamelerin kontrolünün yapılması, e) Satılan su ürünlerinin satış bedeli üzerinden % 3 belediye rüsumunun tespitinin gerçekleştirilmesi, f) Halkın taze ve sağlıklı balık tüketmesinin sağlanması, g) Su ürünleri alım ve satımını yapan esnafın uygulamalarının kayıt altına alınmasının gerçekleştirilmesidir.   
 Oysa bu hizmetlerin yanı sıra, yasa dışı balık satışının kontrol altına alınabilmesinde yerel yönetimlerin bünyesindeki belediye zabıtasına gerçekten gereksinim bulunmaktadır. Çünkü Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün zaten yoğun programlarından ve iş hacminden dolayı sayıca yetersiz personeliyle ülkesel düzeyde verimli bir denetim uygulamasını gerçekleştirebilme olanağı yoktur. Bu konudaki boşluğu doldurmak ve otoriter bir uygulama modelini belediyeler ve bünyelerindeki zabıta görevlileri aracılığı ile yaşama geçirmek her zaman olasıdır. Bunun için yapılması gereken ilk adım Belediye Kanununa “balıkçılığın ilgi alanına giren av yasaklamalarının sucul canlılarını ilgilendiren hususlarında belediyelere yetki verilmesi” hükmünün eklenmesidir. Burada önemli olan balığın karaya çıkış noktası konumundaki balıkhaneler zaten belediyelerin kontrolü altındadır. Haliyle görevli zabıta personeli yasa dışı addedilen ürünlere anında yasal müdahale etme durumunda olabilecektir. Ayrıca zabıtanın kentlerde esnafı denetleme yetkisi vardır. Buna bir de balıkçı esnafın yasa dışı balık satışı uygulamasına müdahale yetkisi verildiğinde durumun kontrol altına alınması da çok rahat bir şekilde gerçekleşebilecektir.
Zorunlu Uygulama: Balıkçılık Eğitimi Gören Personelin Görevlendirilmesi
Durumun bu kadar sade ve anlaşılabilir olmasına karşın belediyelerimizin bugünkü kadro yapılanmasıyla öngörülen tasarımın uygulamada başarı elde edebilme şansı bulunmamaktadır. Bunu başarılı kılabilmek için yapılması gereken öncelikli iş hem teknik hem de biyolojik oluşumlarına istinaden belediye zabıta sistemi içerisinde bir balıkçılık biriminin oluşturulmasıdır. Haliyle bu birimde konu ilgilisi eğitimi görmüş su ürünleri fakülteleri, deniz bilimi fakülteleri, fen ve ziraat fakültelerinin ilgili bölümleri, balıkçılık eğitimi veren yüksek okul ve meslek liseleri mezunlarının belediyeler bünyesinde görev almalarının sağlanması girişimin esenliği açısından bir gerekliliktir.
Özetle günümüz Türkiye’sinde özellikle denizel canlı kaynaklarımızın ticari avcılık yönünden işletilmesi ve değerlendirilmesi konusunda son derece olumsuz bir süreçten geçilmektedir. Kaynak yönetiminde avcılık ile ilgili olarak doğru kararların alınması yeterli olamamaktadır. Avın tüketiciye kadar ulaşan halkasının da izlenmesi esastır. Diğer bir ifade ile yapılan avlanmalarda olası suiistimallerin ortaya çıkarılması ve bunların bir daha oluşmamasını sağlayacak caydırıcılık unsurunu yaşama geçirtecek ana etmen de denetimdir. Balıkçılık konusunda yıllardır çözüm bekleyen birincil düzeydeki konu avın tüketime giden süreçte sağlıklı denetim oluşumundan yoksunluğu olmuştur. Bu yoksunluk beraberinde sucul canlı kaynakların sürdürülebilirliğine gölge düşürmüş ve avcılıkları verimli olmaktan arındırmıştır. Haliyle balıkçılık sektörünün bir bütün olarak yıllardır yakınmasının temelinde yatan neden budur. Bu gelişim sucul kaynaklarımızın sürdürülebilirliğini tehdit eden en olumsuz nedendir. Bu olumsuzluğu ülke çapında tüm yerel yönetimlerle olumluluğa çevirmek mümkündür ve buna da şiddetle gereksinim vardır.
Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Ortak Kampanya Çağrısı
Nitekim bu gereksinimi hayata geçirebilmek için bir sivil toplum kuruluşu olarak “Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği” (GELBARDER) tarafından Başbakanlık nezdinde girişim için düğmeye basılmıştır. Söz konusu derneğin ve girişimdeki paydaşlarının amacı balıkçılık kaynaklarımızın bugününü ve geleceğini ek tedbirlerle daha da güvence altına aldırmaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için de konunun parlamento çatısı altında çözüm bulabilmesi öngörülmektedir. Tasarımlanan, mevcut Belediye Kanununa sucul canlılarla ilgili yasa dışı avcılık ürünlerinin denetlenmesi ve bununla ilgili yasal uygulamalar yapabilmesi hususunda Zabıta Teşkilat ve Sorumluklarını tanımlayan yönetmelikte değişiklik yapılarak belediye zabıtası görevlilerine yetki veren maddenin eklenmesidir. Girişimin diğer bir felsefesi de bu işlevselliği hatasız yerine getirebilecek balıkçılık eğitimi almış bireylerin de belediyeler bünyesinde yer almalarının sağlanmasıdır.
Var mısınız, Yok musunuz?
Bu nedenle Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği kamuoyunu başta sivil toplum kuruluşları, üniversiteleri, balıkçılık sektörünü  “Yasadışı Balık Satışını Sonlandırma Girişimi” konusunda ortak kampanyaya davet etmiş bulunmaktadır.
Hiç şüphesiz bu kampanyada insanlığın ortak iyeliği olan sucul ortamlar ve canlı kaynakları konusunda yerel yönetimlere öncelikli olarak evrensel bir sorumluluk payı düşmektedir. Bu nedenle tüm yerel yönetimlerin çağrıyı gündemlerine almaları ve sağduyulu davranarak girişimi askıda bırakmamaları temenni edilir. Çünkü sucul ortamdaki canlı kaynakların sürdürülebilirliğini sağlayacak en pratik, en verimli ve en ucuz uygulama belediyelere yasa dışı sucul organizmalar konusuna müdahalede kendilerinin yetkili kılınmasıdır.  Doğaseverlerin ve sorumlu balıkçılık ilkelerine sadık olanların umudu Belediye Kanununa yasa dışı sucul ürünlerinin denetlenmesi ve cezai yaptırımlarla ilgili ek hususların konulmasıdır. Yerel yönetimler ve toplum olarak sucul canlı kaynaklarımızın korunmasında yepyeni çağdaş bir sayfa açmak için el ele hep beraber bu girişimi parlamentoya taşımaya var mısınız? Yok musunuz? 

Not:  Bu makale “Vira Dergisi” Ocak 2013, sayı 75, sayfa 60-63’te yayımlanmıştır.

www.gelbalder.org

Belediyeler imza kampanyası başladı !


T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’ne
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve kendisine bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü “canlı sucul kaynakların sürdürülebilir avcılığı”konusunda uygulamaya koyduğu bütün olumlu politikalara rağmen ülkemizde yasa dışı balık avcılığı ve ticareti neredeyse engellenemez bir şekilde devam etmektedir. Genel Müdürlük, il ve taşra teşkilatlarının insanüstü çaba ve gayretlerine rağmen balıkçı dükkânları, pazar yerleri ve hatta büyük marketler de bile her türden yasa dışı su ürünü pervasız bir şekilde pazarlanmaktadır. Unutulmamalıdır ki, ortak kamu malı olan canlı doğal kaynakların korunması sadece siyasi değil, aynı zamanda insani bir görevdir. Günümüzde bu sorumluluğun yerine getirilebilmesi için en önemli adım yasa dışı avcılığın engellenmesidir. Yasa dışı avcılığın engellenmesi ise ancak yasa dışı balık ticaretinin engellenmesi ile başlayacak bir süreçtir. Ya da başka bir deyişle, yasa dışı balık ticareti engellenmeden yasa dışı avcılığın engellenmesi olası değildir.
Bu nedenle yasa dışı avcılığın engellenmesi konusunda alınacak en acil önlem, yasa dışı balık ticaretinin engellenmesi için hukuki düzenleme ve kurumlar arası görev paylaşımının hayata geçirilmesidir.
Ülkemiz balıkçılık yönetiminin temel yasası olan, 1380 sayılı 22/03/1971 tarihli Su Ürünleri Kanunun Koruma ve Kontrol, başlığı altında bulunan 33. madde ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile görevlendirilen personel ile emniyet, jandarma, sahil güvenlik, gümrük ve orman muhafaza teşkilatları mensupları, belediye zabıtası amir ve mensupları, kamu tüzel kişilerine bağlı muhafız, bekçi ve korucular ile emniyet ve jandarma teşkilatının bulunmadığı yerlerde köy muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri bu Kanunla ve bu Kanuna istinaden konulan yasaklardan dolayı, bu Kanun kapsamına giren suçlar hakkında zabıt varakası tutmak, suçta kullanılan istihsal vasıtalarını ve elde edilen su ürünlerini zapt etmek ve bunları 34 üncü madde hükmü saklı kalmak şartı ile adli mercilere teslim etmek; ek madde 3'te yer alan hükümler çerçevesinde idari para cezalarını kesmekle vazifeli ve yetkilidirler. Yasa görüldüğü üzere Belediyeleri kanunun uygulanması konusunda yetkili ve sorumlu kılmıştır.
Yukarıdaki açık hükme rağmen “Belediyelerin Kuruluş ve Görevleri” Hakkındaki Kanun’un sağlıklı yorumlanmadığı gözlemlenmektedir. Oysa en son İç İşleri Bakanlığının 11.04.2007 tarih ve 26490 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Belediye Zabıta Yönetmeliğinin “Görev, Yetki ve Sorumluluk” ile ilgili Üçüncü Bölüm’ünde yer alan 10. maddenin a/6 bendinin içeriği “Kanunların belediyelere görev olarak verdiği takip, kontrol, izin ve yasaklayıcı hususları yerine getirmek” hükmüne amirdir. Yasaların açık hükmüne rağmen belediyelerce 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun kendilerine verdiği yükümlülüğün göz ardı edildiği veya gözden kaçırdıkları bir husus olması dikkat çekmektedir.
Hali hazırda belediyeler bünyesindeki bu mevcut durum, kadro yapısı nedeni ile altından kalkılamayacak bu görevin Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ile Bakanlığın il ve taşra teşkilatlarının omuzlarına yıkılmasına neden olmaktadır. Ne var ki bu görev kadro ve lojistik altyapısı nedeni ile Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün tek başına altından kalkabileceği bir görev değildir. Yasa dışı balık ticaretini engellemek ancak Su Ürünleri Kanunu ile sorumlu ve yetkili kılınan belediyelerin kendilerine öngörülen yükümlülüklerini ifa etmeleri ile mümkün olacaktır.
Bu nedenle 1380 sayılı Su ürünleri Kanunu’nda belediyeleri net bir şekilde görevlendiren hükme karşın uygulamada görülen boşluğun giderilmesi açısından aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar olarak,
İç İşleri Bakanlığının bir genelge ile Belediye zabıta teşkilatlarının Su Ürünleri Kanunu’nun kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları net bir şekilde yerine getirmesinin sağlanmasını;
ayrıca Belediyelerin bu görevleri en verimli şekilde gerçekleştirebilmesi için Veteriner Şube Müdürlükleri bünyesinde bir Su Ürünleri Birimi kurulmasını ve bu birimlerde de en az bir su ürünleri mühendisi istihdam edilmesinin sağlanmasını talep ediyoruz.



Yasadışı Balık Ticaretine Son ! Belediyeler ve Mühendisler Göreve
ÇAĞRI PAYDAŞLARI

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ (Katılım sırasıyla)

1. SS. Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi
2. SUDAK (Isparta Sportif Olta Balıkçılığı ve Su Hayatını Koruma Derneği)
3. Oltacı Dergisi
4. Merkoder - Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği
5. Sinop AKUILA Su Sporları Kulübü
6. Mavi Kilikya Derneği (MAKİDER)
7. Yakakent Yelken Amatör Denizcilik Gençlik ve Spor Kulübü
8. Balık Tutkunları Sportif Olta Balıkçıları ve Doğal Hayatı Koruma Kulübü Derneği
9. SÜMDER Su Ürünleri Mühendisleri Derneği
10. GreenPeace Akdeniz
11. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)
12. SS. Kastamonu İli Cide İlçesi Su ürünleri Kooperatifi
13. Bafra Amatör Oltacılar Derneği
14. SS. Bitez Beldesi Su Ürünleri Kooperatifi
15. SS. Gerze Su Ürünleri Kooperatifi
16. Amatör SAD Amatör Su Atı Avcıları Derneği
17. Balıkçılığı Koruma ve Geliştirme Derneği (BKGD)
18. Gaziantep Sportif Olta Balıkçılığı ve Su Hayatını Koruma Derneği
19. ESABDER (Eskişehir Sportif ve Amatör Olta Balıkçılığı ve Doğal Hayatı Koruma Derneği)
20. KOBDER (Kayseri Amatör Olta Balıkçıları Derneği)
21. Sürdürülebilir Balıkçılık Ve Çevre Araştırmaları Derneği | SÜBAÇAD

FORUMLAR ve TOPLULUKLAR (Katılım sırasıyla)

1. “Amatör Balıkçılık ve Balık Dostları Platformu”
2. “Balık Avı Net” Amatör Balıkçılık Forumu
3. “Balıktayız” Amatör Balıkçılık Forumu
4. “Usta Balıkçıyız” Amatör ve Sportif Balıkçılık Forumu
5. “Balık Peşinde” Amatör ve Sportif Balıkçılık Forumu
6. “OltaMisina” Amatör ve Sportif Balıkçılık Forumu
7. “vBulletin Destek Türkçe Yardım Platformu”
8. Amatör ve Sportif Balıkçılık Platformu
9. “Çanakkale Kıyı Balıkçıları & Doğal Yaşamı Koruma Topluluğu”
10. “Dost Balıkçılar” Samsun yerel amatör balıkçılık forumu,
11. “Zıpkıncı Su Altıve Amatör Balıkçılık Forumu”
12. “Amatör Balıkçılık & Balık Avı Forum”
13. “Türk Balık Avı Forum”
14. “CarpTR Forum”
15. “Balıkçı Adası Forum”
16. “Amatör Olta Balıkçılığı ve Balık Tutma Teknikleri Forum”
17. “Amatör Balıkavı Forum”
18. "Aquapena Su Ürünleri Balıkçılık Bilgi Paylaşım Platformu"
19. "Su Ürünleri Mühendisleri Facebook Grubu"
20. Su Ürünleri Enstitüsü ve Danışmanlık Hizmetleri (suurunlerifakultesi.blogspot.com)


Yasadişi Balik Ticaretine Son ! Belediyeler Ve Mühendisler Göreve İmza Kampanyası - imza.lahttp://imza.la/yasadisi-balik-ticaretine-son-belediyeler-ve-muhendisler-goreve

6 Şubat 2013 Çarşamba

“Adalar ve Ambarlı bölgesinin avlanmaya yasaklanması gırgır ve trol tekneleri için adeta fırsat oldu.”



Marmara denizinde bazı sahaların gırgır ve çevirme ağlarına kapatılmasından sonra ilk önceleri Gırgır avcıları tarafından dile getirilmeye başlayan, giderek te bazı çevrelerde kendisine yer bulmaya başlayan bir görüş var. Buralar kapatıldı da ne oldu, “Gırgıra kapattınız korsan Trolün ekmeğine yağ sürdünüz “ şeklinde ifade edilen bu anlayış ve söylem amaçlar ne olursa olsun yasakları önemsizleştirme ve bu yasakları uygulamaya koyan merkezi otoriteyi itibarsızlaştırma amacına hizmet etmektedir.

Ayrıca bu söylem bu sahalara ve bu sahalardaki yasa dışı faaliyetler konusunda bir gerçeklikte içermemektedir. Ben adalar bölgesinden örnekleyerek devam etmek istiyorum. Adalar bölgesinde korsan Trol faaliyeti bu yasaklarla başlamamıştır. Kınalı ada arkası, kınalı ada Burgaz ada arası ve Burgaz kaşık m ada arasında yapılan korsan Trol avcılığı bu yasaklar çıkmadan öncede vardı ve hala var. Tıpkı İstanbul boğazı, Kumkapı, Yeşilköy, bayırlar ve benzeri yerlerde olduğu gibi. Ne yazık ki yasa dışı avcılık tekne sayısı, arkasındaki komisyoncu desteği, mevzuattaki yetersizlikler ve mücadele edecek kadroların sayısal ve lojistik eksiklikleri nedeni pervasızca sürmektedir. 3/1 sayılı tebliğden öncede böyle idi şimdi de çok küçük iyileşmeler dışında bu durum değişmemiştir.
Denetim konusundaki eksiklikler, alınan kararların ve merkezi bürokrasi tarafından gündeme getirilen korumacı politikaların tu kaka edilmesi ve itibarsızlaştırılması için bir gerekçe olamaz. Olsa olsa bu tarz bir söylemle “aldığınız karar 3-5 kişiye haksız kazanç sağlıyor, bu uygulamadan vaz geçin” diyenlerin işine yarar. Türk balıkçılığının içinden geçtiği bu hassas koşullarda ettiğimiz her lafın, söylediğimiz her sözün büyük önemi olduğunu kimse unutmamalıdır.

Karadeniz Gırgır avcılığı bittikten sonra her sene acımasızca tahrip ve talan edilen ada kıyıları ilk defa bu sene biraz nefes almıştır. Bu yeni uygulamadan önce maksimum 3 hafta süren ada balıkçılığı bu yıl Şubat ayına kadar devam etmiş bölgede avcılık yapan küçük ve orta ölçekli balıkçılar ilk defa verimli bir sezon geçirmişlerdir.
Sürdürülebilir balıkçılık mücadelesinin sahici yandaşları atılan bu büyük adımlara dudak bükmek yerine merkezi bürokrasi ve aldığı kararlara sahip çıkmalı uygulamadaki eksiklikler konusunda paydaş olmanın sorumluluğunu yerine getirmelidirler.

Alınan kararların işe yaramadığı tam aksine yasa dışı avcılık yapanların ekmeğine yağ sürdüğünü iddia etmek en hafif deyimi ile insafsızlıktır. Bu söylemden vaz geçmeli her türlü yasa dışı avcılık olayına karşı sabır ve kararlılıkla mücadele etmeliyiz. Unutmamalıyız ki Marmara’nın sorunu sadece korsan Trol değildir, korsan Trol Marmara balıkçılığının sorunlarından sadece birisidir. Kesinlikle engellenmeli Marmara denizi bu ayıptan kurtulmalıdır. Fakat Korsan Trol avcılığını işaret edip Gırgır avcılığına kapatılma kararını işlevsiz göstermek Marmara denizine ve balıkçılığına yapılmış en büyük ihanet olacaktır.

Yazının altına kapatılmış sahanın ve bu sahada nerelerde gırgır ile avcılık yapıldığını gösteren bir grafik bulacaksınız. İşte bu alınan kararlar bu haritada gördüğünüz avcılık grafiklerinin azalmasını giderekte yok olmasını sağlayacaktır. Marmara’nın en değerli resif alanlarından biri olan adalar bölgesini koruma doğrultusunda bir adım atılmıştır. Bizlerin yapması gereken ise bu adıma sahip çıkıp uygulama konusunda nasıl destek olacağımızı tartışmak ve bu konuda gerçekçi projeler ortaya koymaktır.
Biz böyle yapıyoruz. Bir yandan sahadaki yasa dışı avcılığı kontrol ederek ilgili kurumları bilgilendirirken diğer yandan kalıcı bir gözlem elektronik projesini hayata geçirmek için çaba sarf ediyoruz.

?sim:  adalar gırgır.jpg
Görüntüleme: 14
Büyüklük:  504,2 KB (Kilobyte)