6 Şubat 2020 Perşembe

Kadın balıkçılar ve popülizm.




Tarih inkar edilemez.

Son birkaç aydır popülerleşen kadın balıkçıların artık belediye lansmanlarına da konu olması ve ayrıca mal bulmuş mağribi gibi bu konunun üzerine atlayan kimi unsurların duruş ve davranışları üzerine birkaç kelam etmenin zamanı geldi diye düşünüyorum.

Ben Kadın Balıkçılar konusunda hiçbir faaliyetin hiçbir projenin bir parçası olmadım. Bu nedenle yazdıklarımdan kişisel olarak sorumluyum ve aşağıda okuyacaklarınız bir tanığın gözlemlerine ve bizim mahallenin ahlaki duruşuna kişisel bir itirazı içermektedir.

Bu ülkenin son 10 yılda farkına vardığı iki olgu “küçük ölçekli geleneksel balıkçı” ve “kadın balıkçılar”  olgusudur. Ve ne yazık ki dün küçük ölçekli balıkçılık mücadelesinin başına gelenler bu gün kadın balıkçılar için yapılan faaliyetin başına gelmek üzeredir. Hayatında bir kadın balıkçıyla oturup bir çay içmemiş olanlar “kadın balıkçı merkezli” proje veya faaliyet peşinde koşmaktadırlar.

Ve her zaman olduğu gibi iki grup insan türü ile karşılaşmak ise hiç de şaşırtıcı olmamaktadır. Bunlar; bu işten proje merkezli geçim kaynağı yaratmak isteyenler ve bu konuya tutunarak isimlerini görünür kılmaya çalışanlardır.

Ve yine konuyu hiç anlamamış,  bu güne kadar yapılanları hiç araştırmamış, bu sahada en küçük bir emek vermemiş ve neredeyse çoğu bir kadın balıkçı bile tanımamışlardır.  Kadın balıkçılar sivil toplum pazarına arz edilecek bir meta olmaktan öte bir şey değildir ve her hangi bir olgunun metalaştırılabilmesi için önce popülerleştirilmesi gerekir.

İçinde bulunduğumuz süreçte yapılan tamda budur.

Ben bu sahada 10 yıldır faaliyet gösteren 10 yılı aşkın bir zamandır kadın balıkçıların görünür kılınması, cinsiyetçiliğe itiraz ve korunmalarını özne olarak alanların (kişi ve kurum olarak) isimlerini zikretmek istemedim. Bizim mahallenin gerçek unsurları zaten biliyor.

Tarih her zaman tramvaya arkadan asılıp bedava gidenleri değil tramvayı ve içindekileri yazar.

Selam olsun kadın balıkçılara!

Selam olsun onları görünür kılanlara!

Not: İster kabul edin ister etmeyin sivil toplum ve akademi alanında koca bir tartışma (belki de bir hesaplaşma) kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Ve bu tartışmanın konuları sivil toplum ahlakı ve paydaşlık ilkeleri ile bilimsel ahlaktır.