15 Mart 2013 Cuma

1. Balıkçılık Çalıştayı Sonuç Bildirisi Üzerine

S.S. İSTANBUL BÖLGESİ SU ÜRÜNLERİ KOOPERATİFLER BİRLİĞİ TARAFINDA 1-4 MART 2013 TARİHLERİ ARASINDA YAPILAN "I. BALIK VE BALIKÇILIK ÇALIŞTAYINDA” ALINAN KARARLAR ÜZERİNE
İstanbul birlik sürdürülebilir balık mücadelesi ve içine girdiğimiz “balıkçılık uygulamalarında reform sürecinde” sorumluluk alan, tabanının görüş ve taleplerini merkezi bürokrasiye taşıyan, bu süreçte çok önemli işler yapmış ve gelecekte de yapmaya devam edeceğine inandığımız önemli bir balıkçı örgütüdür. Bu çalış tayda çıkan kararlar hakkındaki düşünce ve eleştirileri paylaşmadan önce bu huşunun altını çizmekteki amacın sadece fikirler düzeyinde bir görüş paylaşımı olduğudur. Bu konuda hatırlatmak istediğim bir başka husus ise eleştiri kapsamına giren düşüncelerimde muhatabın Birlik ve Birli Yönetiminin olmadığı, toplantıya katılan ve sorunların olası çözümleri konusunda katkı vermesi beklenen değerli akademisyenlerimize yönelik olduğudur.
İstanbul Bölge Birliği güncel sorunları ortaya koymuş, bu sorunlar temelinde bir tartışma platformu oluşturmuştur. Bu ortaya konan sorunları yargılamak, bu konuda eleştiri yada öneri getirmek bu yazının amaçları dışındadır. Yazının bu giriş bölümünü bitirirken altını çizmek istediğim son husus ise İstanbul Birlik yönetiminin zor koşullar altında da olsa örnek bir davranış gösterdiği ve sürdürülebilir balıkçılık mücadelesinin en önemli paydaşlarından biri olduğunu bir kez daha göstermiş olduğudur.

Çalıştay “İstanbul özelinde balıkçılık, kooperatifçilik ve kooperatiflerin ekonomik olarak güçlendirilmesi adına paydaşlarla görüş alışverişinde bulunmak ve ortak kararlar üretmek” üst başlığı altında 8 farklı tartışma konusu belirlemiştir. Bu tartışma konuları;
1-Su ürünleri avcılığı sektörünün temel sorunları,
2-Balıkçıların durumunu ve yaşam standartlarının sağlıklı işlemeyişinin nedenleri,

3-Balıkçı barınaklarının sorunları,
4-Su ürünleri kooperatifi ana sözleşmesinin doğan yetersizlikler,
5-Nakil belgelerinin uygulamalarında yaşanan sıkıntılar,
6-Balıkçılık kaynaklarının daha iyi yönetilmesinin önündeki engeller,
7-Su ürünleri avcılığının düzenleyen tebliğlerle ilgili sorunlar,
8-Kooperatiflerin güçlendirilmesi, .
Sıralanmıştır ve benim tartışmak istediğim bu sıralama ve tespitler değil bu sıralamaya bağlı olarak yapılan tespitler ve çözüm önerileridir.
Tespit edilen sorunlara yönelik alınması gereken tedbirler ve orijinal metne sadık kalarak bu tedbirlere dair düşüncelerim;
1-Uygulanmakta olan su ürünleri ve sosyal güvenlik mevzuatlarında balıkçı meslek tanımının olmayışı önemli eksiklik olarak görülmektedir. Hazırlanmakta olan kanun tasarısında ve buna bağlı olarak çıkarılacak yönetmeliklerde bu tanımın yapılması ve sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilmesi önemli bir yarar sağlayacaktır.

Balıkçılık sektöründe sosyal güvenlik kanayan bir yaradır. Geçmişte bu konuda bazı adımlar atılmaya çalışılmış ama kalıcı bir çözüm bulunamamıştır. Sorun balıkçılığın mesleki tanımı yada bu konudaki yetersizlerde değil balıkçılık ekonomisinin içinde bulunduğu kaotik yapıda aranması gerektiği konuyla ilgilenen her kesin malumudur. Meslek tanımı yapılmış bir çok sektör aynı sorunları yaşamakta, sağlık ve ihtiyarlık sigortası alanında sorunlar devam etmektedir. Bu konuda yapılması gereken tartışma ve çalışmalar sigorta primlerinin hangi kaynaktan karşılanacağıdır. Geleneksel kıyı balıkçıları açısından baktığımızda sorun tamda budur. Düzenli bir gelire sahip olmayan kıyı balıkçısı düzenli ödenmesi gereken sigorta primlerini nasıl yatıracaktır. Bu sorunun çözümü sadece mevzuata dayalı bir çözüm değildir, “bu sorunun çözümü geleneksel kıyı balıkçısının refah düzeyimim iyileştirilmesi ve buna da bağlı olarak gelirlerin nasıl düzeltileceğinde” yatmaktadır. Gözden kaçan bir başka husus ise balıkçı gemisi çalışanlarının (tayfa) sosyal güvenlik sorunudur.  Avcılık gelirlerinde pay sisteminin işlediği geleneksel kıyı balıkçılığında sigorta primleri konusunda tekne sahibi ve çalışanı tekne mülkiyeti dışında eşit koşullara sahiptir ve her ikisi de prim ödemesinde disiplin sağlayabilecek bir gelir mali istikrarına sahip değildir. Bu nedenle geleneksel balıkçılık prim fonu oluşturulmalı, balıkçılık ticareti üzerinden kesilen vergi, harç vs. benzeri gelirlerinden belirlenecek uygun miktarlar bu fona aktarılmalıdır. Hangi mevzuata sahip olursak olalım primde kaynak sorununu çözmeden geleneksel balıkçılık alanında sosyal güvenlik sorununu çözemeyiz.
Endüstriyel avcılıkta ise büyük çoğunluğu itibari ile maaş artı pay (prim) sistemine geçilmiştir ve burada işletilmesi gereken hukuk işveren hukuku olmalıdır. Endüstriyel avcı teknesi çalışanlarının sigorta primleri işverenleri tarafından yatırılmalıdır.
2-Hali hazırda uygulanmakta olan Bağkur’a üyelik sürecinde Ziraat Odasına üyelik şartının kaldırılması ve bunun yerine BİRLİK, SÜRKOOP üyeliğinin geçerli olması, balıkçılarımızın maddi ve manevi zarar görmesini engelleyecektir.

Bu tedbirler listesi içinde benim için en anlaşılmaz önerilerden bir tanesi budur. Balıkçılığın sosyal güvenlik sorunlarının çözümünde şikayet ettiğimiz odaya kayıt külfetinin ortadan kaldırmak yerine birlik üyeliğinin zorunlu olması sadece bürokratik kurumların yer değiştirmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Ayrıca her hangi bir kooperatife ortak olmamış bir balıkçı veya kooperatifi herhangi bir birliğe üye olmayan balıkçılar bu hakkı nasıl kullanacaktır?
Hiçbir dostumuz kızmasın, bu öneri balıkçının sosyal güvenlik problemini çözmekten çok ağır mali sıkıntılar yaşayan kooperatiflerimize bir mali kaynak yaratmak amacı ile önerilmiş görüntüsü vermektedir. Kooperatiflerimizin mali açıdan güçlendirilmeleri için atılması gereken adım balıkçılık gelirlerinde iyileştirmelerin önünün açılmasıdır. Bunu sağlamanın yolu ise avcılıkta rekabet, pazarlama ve alternatif gelirler yaratma konusundaki adımlarla mümkündür.

3-Kooperatifler ve Bölge Birliklerinin Ticaret Sicil Tescil ilanlarının Ticaret Odası yerine üst birlik tarafından yapılması, Birlik ve Merkez Birliğini güçlendirmek amacıyla yarar sağlayacaktır. Bu konuda bir yasal değişiklik gerekmektedir.
Bu öneride bir yukarıda yapılan önerinin bir benzeridir. Yapılması gereken bürokratik kurumun kimin olacağını tartışmak değil, balıkçılık örgütlenmelerinde her türlü bürokratik hantallığın giderilmesi ve örgütlenmelerin ekonomik maliyetlerin nasıl düşürülebileceğini tartışmaktır.


4-Balıkçılarımızın çalışma şartları yoğun ve ağır olduğundan yıpranma payları yüksektir, erken emeklilik hakkı verilmelidir. Bu konuda Bakanlık ve SÜRKOOP olarak SGK nezdinde teşebbüse geçilmesi önemli bir fayda sağlayacaktır.


Doğru bir öneridir ve balıkçılık sektöründe sosyal güvenlik tartışmasının önemli bir konu başlığıdır.
5-Balıkçı ve faaliyetlerin toplum tarafından bazen yanlış/yetersiz algılanması söz konusudur. Bu durumun giderilmesi, balıkçılık mesleğinin tanıtılması, balıkçıların kullanmakta oldukları av araçları ve avlanma yöntemlerinin kaynaklar üzerindeki olumsuz olabilecek etkilerinin ortadan kaldırılması, Bakanlık tarafından ilan edilen yönetim kararlarının uygulanmasına tüketicilerinde ortak edilmesinin sağlanması, sağlıklı su ürünleri tüketiminin arttırılması amacıyla kamu spotlarının hazırlanarak medya kuruluşlarında yayınlanmasının sağlanması önemli bir katkı sağlayacaktır.

Geleneksel balıkçılık kentlerin deniz ile iletişimini sağlayan en önemli tarihsel yapıdır. Günümüzde yok olmanın eşiğine gelen bu sosyo ekonomik gurup desteklenmeli, topluma anlatılmalı ve desteklenmesinin önemi üzerine her türlü girişim Sivil Toplam, Merkezi Balıkçılık Bürokrasisi ve Balıkçılık Örgütleri işbirliği ile hayata geçirilmelidir.

6-Sektörün daha iyi yönetilmesinde eğitimin önemli bir rol oynadığına inanılmaktadır. Bu nedenle bakanlık, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve balıkçılık kooperatifleri olarak balıkçıların, tüketicilerin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla basın bültenleri ve bildirilerin hazırlanması ve periyodik eğitim çalışmalarının düzenlenmesi gerekmektedir.



7-Küçük ölçekli balıkçıların ÖTV’siz mazot alabilmesi için kolaylaştırıcı çalışmaların yapılması sağlanmalıdır. ÖTV’siz mazot kullanarak kayıt dışı ve yasak avcılığı önlemek için, Bakanlığımızın, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile birlikte bu sorunu önleyici tedbirlerin alınması sağlanmalıdır.

Doğru bir tespittir ve ÖTV siz mazot kullanımında var olan eşitsizlik acilen giderilmelidir.

8-Balıkçıların kullandıkları av araçları, yunuslar nedeniyle her geçen yıl artan oranda tahribata uğramakta, ekonomik olarak zararlara yol açmakta ve çoğu kez avcılığa devam edemeyecek durumlara neden olmaktadır. Bakanlığımızın başta Karadeniz ve Marmara Denizi olmak üzere denizlerimizdeki yunus populasyonunun tahmini konusunda Üniversiteler ve Araştırma Enstitülerin bu konu ile ilgili araştırma yapılmasının sağlanmalıdır.

Benim anlamakta zorlandığım önerilerden birisi budur. Bunca değerli akademisyenin katkı verdiği bu toplantıdan çıkan bu öneri acaba ne anlama gelmektedir. Yunus avcılığının serbest bırakılması için bir gönderme yapılan bu öneri açıkçası böyle değerli bir çalış taydan tedbir olarak çıkmamalıydı. Elbette ki Yunus balıkları beslenebilmek için geleneksel kıyı balıkçılarının  av araçlarına zarar vermekteler ve balıkçılık faaliyetlerini engellemektedirler. Bu sorunun çözümü popülasyon tahmininde ve buna bağlı olarak avcılığın serbest bırakılmasında değildir. Bu sorunun çözümü geleneksel av araçlarının Yunus zararından etkilenmeyecek şekilde modifiye edilmesinde veya başka av araçları ile değiştirilmesinde aranmalıdır.

9-Balıkçıların kazancını arttırmak ve stoklar üzerinde ki av baskısını azaltmak amacıyla balıkçı teknelerine su ürünleri kooperatifleri öncülüğünde turizm amaçlı balık avcılığı izni verilmesi talep edilmektedir.

Bu öneri doğru bir öneridir. Geleneksel kıyı balıkçılarının ve onların kooperatiflerinin mali olarak güçlendirilmesi açısından da en gerçekçi öneridir. Avrupa’da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan geleneksel balıkçılık turizmi ( pesca turizm ) bir an önce hayata geçirilmeli merkezi otorite bu konuda yol gösterici ve destekleyici bir rol üstlenmelidir. Bu konuda onaylanan bir pilot proje Gökova körfezinde onaylanmış ve yakında başlamak üzeridir. Çok önem verdiğimiz bu proje tek pilot bölge ile sınırlı kalmamalı içinde bulunduğumuz yıl içerisinde pilot proje sayısı arttırılmalıdır.
10-Ziraat Bankasının Balıkçılara verdiği kredilerde kredi teminatların tekne ruhsatlarını yeterli olması sağlanmalıdır.

Bu öneri doğru bir öneridir ve balıkçının borçlanması konusunda “borcun geri ödemesi ve balıkçının ekonomik güvenliği” için alternatif tartışmalar başlatılmalıdır.

11-Balıkçıların, ruhsat ve izin belgeleri gibi her türlü işlemleri Bakanlık İl Müdürlükleri yanında İlçe Tarım Müdürlüklerinden de alabilmelerine ilişkin düzenleme yapılması önemli bir ihtiyaç olarak nitelendirilmektedir.

Bu öneriye ek olarak; mevzuattan doğan bürokrasi azaltılmalı, balıkçılık çalışanlarının belgelendirilmeleri tekne sahibinin kefaletine dayanarak kooperatif yada birlikler tarafından yapılmalıdır.

12-STWC belgelerinin (sınırlı vardiya zabiti, balıkçı gemisi kaptanı, usta gemici) alınması ile ilgili kurs sürelerinin uzunluğu ve balıkçılara önemli bir maliyet getirilmesi nedeniyle Bakanlığımız ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Balıkçı gemilerine yönelik sürecin kısaltılarak sadeleştirilmesi kaçınılmaması gereken bir zorunluluk olarak görülmektedir.

Kurs ekenomosine katkı saplayan bu uygulama gözden geçirilmeli, 12 m altında liman sefer hakkına sahip balıkçı gemilerinde STCW zorunluluğu kaldırılmalıdır. Altına Türkiye’ninde imza attığı STCW-F prosedürleri liman sefer bölgelerinde faaliyet yapan balıkçı  gemilerinin çalışanlarını sertifika zorunluluğundan muaf tutmaktadır. Balıkçı gemileri için yeni sertifikasyona  geçmeyi beklemeden “Gemilerin gemi adamları ile donatılmasına dair yönetmelikte” yapılacak yapılacak küçük bir değişiklik yeterli olacaktır.

13-Gerçek balıkçının gelir kaybına yol açan amatör balıkçıların ticari faaliyetini engellemek amacıyla, amatör balıkçılığı düzenleyen tebliğde avlanmasına izin verilen günlük 5 kg miktarın günlük 1 kg olarak düşürülmesi yararlı olacaktır. Amatör balıkçıların da denetlenmeleri büyük önem taşımaktadır.

Benim anlamakta zorluk çektiğim bir başka öneride budur. Amatör balıkçılıkta yapılması gereken tür ve boy yasaklarında bilinçlendirme ve tebliğ konusundaki denetimlerin hayata geçirilmesidir. Sorun amatörün 5 kilo balık avlaması değil top yekün hatalı avcılık yapmamız ve bu konuda bilinçsiz olmamızdır. Profesyonel av araçlarının kullanımı konusunda denetimler sıkılaştrılmalı ve bu konuda ek önlemler alınmalıdır. İdare tarafından getirilen av araçlarının ve ağ başlıklarının markalanması bu konuda önemli bir adımdır ve büyük ölçüde işe yarayacağı kesindir.

14-Gündemde olan Balıkçı barınaklarının Ulaştırma bakanlığına devredilmesi çökme noktasında olan balıkçılığı geriye dönülmeyecek bir kaosa sürekleyeceği. Balıkçı barınakları Adı üzerinde OLAN balıkçı barınakları ticari bir işletme olmadığından Liman başkanlıklarınca verilen işletme izinleri geriye çekilmelidir. Balıkçı barınaklarının imar planlarının olmaması Balıkçı barınağının kiralanmasında ve sonrasında bürokrasi engeli ve yetki karmaşası yaşanmaktadır Güvenliğin olmaması,Balıkçı ve kooperatiflere ait bir lokal, dinlenme/toplantı yeri eksikliği Barınaklarda üst yapılarının olmaması, Balık satış yerlerinin zorlaştırılması Barınaklarından alınan gayri safi yeden ödenmesi gereken %10 kesintinin alınması, Balıkçı ruhsatı olmasına rağmen balıkçılık mesleği icra etmeyenlerin yarattığı sorunlar Balıkçı ruhsatı olmasına rağmen balıkçılık mesleği icra etmeyenlerin yarattığı sorunlar

Balıkçı barınaklarının kiralanmasında günün gerçeklerine uymayan mevzuat ve bürokratik çok başlılık acilen ortadan kaldırılmalıdır. Barınakların kiralanması ve yönetiminde tek yetkili kurum Genel Müdürlük ve teşkilatları olmalıdır. Balıkçı barınakları yönetmeliği yeniden düzenlenmeli, ilk yardım, eğitim, sosyal faaliyetler ve balık işleme, satma, saklama ve pişirme gibi konularda gerek altyapı düzenlemeleri gerekse mevzuat yeniden düzenlenmelidir.

15-Ana sözleşmeler Türkiye Milli Kooperatifler Birliği ,Sürkoop, Birlikler, Bakanlık ca yapılacak çalışmalarla değişikliklerin en kısa zamanda tartışmaya açılması kabul görmüştür.

Bu maddenin içeriği belli değildir ve açıklanmaya ihtiyacı vardır.

16-Nakil belgeleri 3/1 Tebliğde açıklanan şeklinin genişletilerek Ülke, Sektör menfead lerine önemli katkı sağlamak amacı ile Her Balık 20 kg üzeri Karaya çıktığı anda gideceği yer mesafe aranmaksızın olduğu yerde satışa sunulacaksa bile nakil belgesi ile belgelendirilmesi. Herkesin çoğunlukla kabul ettiği yakalanan balık istatistiklerinin doğru olmadığı ortadan kalkacak stoklar üzerinde çok doğru bilgi verileri ne kavuşulacak, Kayıt dışılık ortadan kalkacak, yasak avcılığın önlenmesine katkı sağlayacak, kota sistemine geçişi kolaylaştırılacak olması öncelik arz ettiği karara bağlanmıştır. Marmara Denizinde teknelerin sınırlanma getirilmesine rağmen hiç uygulama yapılmayan sonar cihazlarının kısıtlama değil tamamen kaldırılması, av baskısını, haksız rekabeti önleyeceği kanaati kabul görmüştür.Tebliğler yayınlanırken alınan kararların uygulanmasına en az bir yıl süre verilmeli av araçları,gereçleri yasaklanıyor ise o av araçları bakanlık tarafından toplanarak bedeli ödenmesi kabul görmüştür.

Balıkçılık reformunun en önemli noktalarından biri olan bu konuda eksiklikler en kısa zamanda giderilmeli ve ek tedbirler alınmalıdır.

17-Bakanlığın hizmet ve denetimlerin daha iyi yapılabilmesi amacıyla, taşra örgütlenmesi Su Ürünleri şubelerinin kurulması gerçekleştirilmeli, bu birimler ve liman ofislerinde uzmanların istihdamı sağlanmalıdır. Buna ek olarak liman ofislerin sayısı arttırılarak belirtilmiş limanlar dışındaki yerlerde avın çıkartılmasına izin verilmemelidir.

Doğru bir öneridir ve eksiklikler gözden geçirilerek ek tedbirler ile birlikte hayata geçirilmelidir.

18-Av, av gücü, ıskarta ve sosyo-ekonomik analizlere izin verecek girdi ve çıktıları içeren veri tabanları için sağlıklı, gerçek zamanlı bir veri toplama sistemine geçilmesi, bu bilgilerin dolaylı stok tahmin yöntemlerinde kullanılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Doğru bir öneridir ve kayıt sistemimizin eksiklikleri gidererek işlevli hale getirilmelidir.

19-Filonun küçültülmesi amacıyla verilen desteklerin arttırılması ve 12 m’den küçük teknelere de bu destekten yararlanması sağlanmalıdır

Bu önerinin fikri arka planının tartışılması gerekmektedir. Bu haliyle tam olarak ne kast edildiği anlaşılmamaktadır.

20-Balıkların göç yolları üzerinde bulunan ve biyolojik koridor olarak tanımlanan İstanbul ve Çanakkale Boğaz’ında dalyan ve gırgır avcılığının yapılmasına müsaade edilmemeli, bunun yanında Marmara Denizi’nde biyolojik sözleşmesinin gerektiği oranda deniz koruma alanları ilan edilmelidir. Dalarak zıpkınla balık avcılığına verilen izin yeniden gözden geçirilmeli ticari olmaktan uzaklaştırılmalıdır. Belirlenecek boy üstündeki Gemilere açık denizlerde avcılığını devam ettirmesi doğru olacağı benimsenmiştir.

Doğru bir öneridir daha da geliştirilmelidir. Deniz rezervleri konusunda uluslar araşı anlaşmanın son tarihi 2016 dır ve kooperatiflerimiz vakit kaybetmeden bu konuyu gündeme alarak bölgelerinde bulunuan bilim insanları ile birlikte kendi olasaı koruma alanlarını şimdiden belirlemeye başlamalıdırlar.

21-Başta Marmara Denizi olmak üzere tüm denizlerimizde; kirlilik, artan denizcilik faaliyetlerinin sonrası balans suları ile taşınan işgalci türler, iklim değişikliğinin yol açtığı ekolojik sorunlar balıkçılığımızı tehdit etmektedir. Balıkçılığımızı etkileyen kirliliğin önlenmesi için ülkemizin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve ulusal yasa ve yönetmelikler çerçevesinde; başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı olmak üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Büyükşehir, İl ve İlçe Belediye Başkanlıkları görev ve sorumluluklarını titizlikle yerine getirmeli, izleme ve denetim faaliyetlerini titizlikle sürdürmelidirler. Bu konuda gerektiğinde akademik kuruluşlardan destek sağlanmalı; kamuoyunu bilinçlendirmek amacı ile araştırma, eğitim ve yayım faaliyetlerine hız verilmelidir.

Deniz kirliği çağımızın en tehtid edici unsurlarından biridir bu konuda toplumun küçün azınlarında oluşan farkındalığın en geniş kitlelere ulaştırılması konusunda ortak çaba içinde olmak, yerel ve merkezi idare noktasında konuyu sürekli gündemde tutmak gerekmektedir.

22-Küçük ölçekli balıkçıların kullandıkları av araçlarının uzunluklarında sınırlama getirilmeli, Bakanlıkça ağlar sınıflandırılmalı, markalanmalı ve her teknenin ruhsatında hangi ağ ve ne boyutta kullanacağı belirlenmelidir. Seçiciliği yüksek av araçlarının kullanılması sağlanmalıdır (Her türe özgü kanca boyu, ağ göz açıklığı).

Doğru bir öneridir ve Genel Müdürlüğün bu konuda başlattığı çalışmalara destek sağlanmalıdır.

23-Kaçak avcılık yapan balıkçılar için cezaların yaptırım gücü oldukça yetersizdir. Kabahatler kanununda gerekli düzenlemeler yapılmalı, cezalar caydırıcı olmalı ve kaçak avcılık yapan tüm teknelerin yeddi-emine bağlı limanlara çekilmesi sağlanmalıdır.

Doğrı bir öneridir ve en kısa zamanda yeni tedbirler alınmalı mevzuat günün gerçeklerine göre yeniden düzenlenmelidir. Kontrol edilmesi zor yada yasadışı avcılığın yaygın olduğu sahalarda engelleyici resifler gündeme alınmalı ve acilen hayata geçirilmelidir.

24-Tüm çabalara rağmen kaçak avcılık ile mücadele de başarılı olunamamıştır. Kanunda belirtilen tüm görevlerin izleme, denetim ve kontrolde daha etkin rol almaları sağlanmalıdır. Buna ek olarak balıkçı örgütlerin dâhil olduğu otokontrol sistemlerin uygulanması kaçınılmazdır.

Doğru bir öneridir ve av sahalarının elektronik gözetlenmesi ile desteklenmelidir.

25-Karadeniz’de kum midyesi ve salyangoz avcılığında kullanılan hidrolik direnç ve algarnanın, Marmara Denizi’nde karides algarnaların trole yasak olan alanlarda kullanılmasına izin verilmesi, denizlerimizin biyoçeşitliliğine önemli zararlar vermektedir. Bu av araçları yerine ekosisteme zarar vermeyen alternatif avlanma yöntemlerinin getirilmesi amacıyla araştırmaların desteklenmesi yararlı olacaktır.

Çok doğru bir öneridir ve yeni düzenlemelerin hızla yapılması gerekmektedir.

26-Karadeniz’de işgalci bir tür olan rapananın ve deniz salyangozunun yıl boyunca tuzakla ve dalarak toplanması kaidesiyle yıl boyunca avcılığına müsaade edilmelidir.

Doğru bir öneridir ve avcılığı mütevazi bir destek ile teşvik edilmelidir.

27-Haksız rekabeti önlemek için orkinos kotasına sahip olan gırgır teknelerine söz konusu yıl için başka avcılık ruhsatı verilmesini önlenmeli ve kota devredilmesi adil olmadığı, kota devri devam edecekse orkinos kotası bulunmayan tüm Gemiler kota sisteminin içine dahil edilmelidir.

Doğru bir öneridir ve acilen tartışmaya açılmalıdır. Endüstriyelavcılıkta gelirlerin adil paylaşını hayata geçirmek reform sürecinin en önemli adımlarından biri olacaktır. Ek olarak bu öneri HAMSİ AVCILIĞI, BALIK UNU SANAYİ VE BU SANAYİDEKİ DİKEY BÜYÜMENİN ETKİLERİ İLE BİRLİKTE TARTIŞILMALI benzer bir önlem sektörün bu kesiminde de hayata geçirilmelidir.
Işıkla avcılık yapılan avcılık sahalarında Gırgır avlanma derinliği 50 metre asgari sınıra çekilmeli Marmara ve Batı Karadeniz’de belirlenecek bir boyun üstündeki Gırgır av teknelerinin 50 metreden sığ sularda avlanmaları engellenmelidir.

28-Gırgır ve voli teknelerinde su altı ışık kaynağında, dip kablosunun uzunluğu, ağ derinliğinden fazla olmamalıdır. Son zamanlarda derin sularda yapılan dip avcılığında yatak balıklarını ağlara vurdurmak için kabloların uzatılarak yapılan sistem yatak balıklarının yerlerini değiştirdiği tespit edilmiş bu nedenle tedbir alınması gerekli görülerek tavsiye kararına eklenmiştir.

Anlamsız bir öneri, muhtemelen yanlış bilgiler ışığında gündeme gelmiştir. Enteresan olan değerli akademisyenlerimizin bu konuda neden müdahil olmadığıdır.

29-Balıkçılığın gelişmiş ülkeler standardına ulaştırabilmek için birim, bölge birlikleri ve ulusal birlik düzeyinde yapabilecekleri yatırım projelerin neler olabileceği, bu yatırımları hangi alanda, nerede ve nasıl yapılabileceği nden yola cıkılarak;
a) Kooperatifler,Birlikler,Merkez Birliği ile birlikte Balık Borsasını oluşturmak.
b) Balık satışlarının tamamını Kooperatiflerin bünyesine taşımak.
c) Merkez Birliğince, Akdeniz,Ege,Marmara,Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz olarak beş bölgede Balıkları depolama, Şokla ma ve paketleme tesisi kurulması
d) Her Kooperatifin Balık satış yerlerinin açılması
e) İstanbul da yeni yapılacak Balık Halinin işletmesini sektör adına yapabilmek için çalışmaların başlatılması
f) Sektörün av araç gereçleri olan ağ imalatının yapılıp yapılamıyacağının çalışmalarını başlatılması, Balıkçı muşambalarının imalatının yapılabilirliğinin altyapı çalışmalarına başlanması,

Çalıstayın en önemli tespitlerinden biri öneriler paketi içine sıkışmış. Balık satışlarında birinci satış kesinlikle balıkçı örgütü tarafından yapılmalıdır. Yeni kurulmakta olan balık hali için gerekli girişimler şimdiden yapılma AB balıkçılık müktesebatının eşleştirilmesi sürecininde yükümlü kıldığı bu husus bir an evvel gerçekleştirilmelidir. Balıkçılık gelirlerinde büyük kayıplara sebep olan arz talep dengesizliği ve komisyonculuk sistemi ortadan kaldırılmadığı sürece balıkçılık reformunun hızlanması mümkün değildir. Avlayanın kazanamadığı bu sistemi tasfiye ettiğimizde çözülmez gibi gözüken bir çok sorun kendiliğinden çözülecek balıkçılığımızın önü açılacaktır.

30-Balıkçılığın gelişmiş ülkeler standardına ulaştırabilmek için İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi,Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Karadeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ile birlikte projeler üreterek süreci hızlandırmak kararı kabul görmüştür.
Bu maddeye hayırlı olsun diyelim J

Son söz yerine.
Elbette her toplantının eksikleri yada hataları olabilir. Bizim gibi bir ülkede tarihsel sorunları olan balıkçılık ve balıkçılık rejimi üzerine yapılan bir toplantıda tüm sorunları ortaya koymak ve olası çözümleri belirlemek mümkün değildir. Sorunları tespiti ve olası çözümlerin belirlenmesi dinamik bir süreçtir ve uzun soluklu bir faaliyettir. İstanbul birlik bu konuda sorumluluk almış, çalıştaya katkı sağlayacağını düşündüğü Akademisyenleri de davet ederek bir birlik faaliyeti düzenlemiştir.  
Bu nedenle İstanbul Birlik danışma kurulu öncesi üstüne düşen görevi yerine getirmiş diğer koop ve birliklerede örnek olacak bir davranış sergilemiştir ve bu etkinlik takdire şayandır.
Çalıştayın sonuç bildirisini tartışırken bunu asla unutmamız gerekir.

11 Mart 2013 Pazartesi

İstanbul Birlik Kıbrıs Toplantısı



Geçtiğimiz günlerde İstanbul Birliğin Kıbrıs’ta düzenlediği “ 1. Balık ve balıkçılık çalış tayı” sonrasında belli çevreler tarafından karalama kampanyası başladı. Hatta bu çevreler bu işi daha da ileriye götürerek karalamalarını suçlamaya dönüştürdüler. Sektör paydaşları ve sektörü izleyenlerin de bildiği gibi bu tiyatroda rol alan aktörler belli bir çevrenin belli isimleri.
Balıkçılık ve sorunlarını tartışan, tartışmaya çalışan her birey yada kurum bu çevrenin çirkin savaşının hedefi oluyor. Bu güne kadar; Akademik camia, Sivil Toplum, Medya, Kooperatifler ve yöneticileri, Birlikler ve Merkez Birlik hatta Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü bu çirkin mücadeleden nasibini almış durumda. Son olarak ta İstanbul Birliğin Kıbrıs’ta düzenlediği 1. Balıkçılık çalıştayını hedef alarak birlik yönetimini ve başkanını hedef aldılar.
Çalış tay için yapılan harcama ve katılımcılarını karalamak, kooperatifler ve birlik yönetimi üzerinde şüphe yaratarak karalamaya çalışıyorlar. İstanbul Birlik yaklaşan Danışma Kurulu öncesi 3/1 sayılı tebliğin getirdiği yeni uygulamaların kısa dönemli sonuçları ve balıkçılığımızın hali hazırda sürmekte olan güncel sorunlarını çalış tay gündemine alarak bir bölge birliğinin yapması gerekeni yapmıştır.
Yapılan toplantı açık bir toplantı değil, birlik ve bağlı kooperatiflerinin bir faaliyetidir. Hiçbir birey yada kurum bir kooperatif yada birliğin faaliyetine, bu faaliyetin içeriğine ve hedeflenen amacı sorgulama hakkına sahip değildir. Bu hak sadece bağlı kooperatifler ve ortakları tarafından “birlik tüzel organları” içerisinde kullanılabilir.
İstanbul birlik ve yönetimine Kıbrıs toplantısı nedeni ile yapılan karalama çabasında kullanılan argüman toplantının Kıbrıs’ta gerçekleştirilmesidir ve buradan kalkarak ta yaklaşan SURKOP genel kurulu önce bir kongre faaliyeti yapıldığına dair ortaya atılan mesnetsiz iddialardır. Bu iddia içi boş bir iddiadır. İçi boş iddiadır diyorum çünkü;
Toplantı katılımcıları zaten birlik bağlı kooperatifleridir ve bu kooperatifler SÜRKOP genel kurulu için kazanılması gereken kooperatifler değildir. Türkiye’deki tüm birlik kooperatiflerin davet edildiği bir toplantı olsaydı belki bir nebze bu iddia bir haklılık payına sahip olabilir ve bir şüphe yaratılabilirdi. Sürdürülebilir balıkçılık mücadelesinin önemli aktörlerinden biri olan İstanbul Birlik yönetiminin kendi içinde birlik sağlamak için bu tarz faaliyetlere ihtiyacı yoktur. Son danışma kurulu birlik ve karalılık konusunda en büyük ispattır.
Toplantının turistik bir etkinlik olduğu iddialarına gelince;
Bu iddiaları ancak Kıbrıs’ı magazin basınından bilenler yapabilir ve bu iddiada diğeri gibi içi boş bir iddiadır. Kıbrıs bu kötü niyetli arkadaşların zannettiği gibi bir yer değildir. Özellikle de Magosa kışın terk edilmiş bir Meksika kasabası görünümündedir ve sessizlik/sakinlik nedeni ile de böyle bir toplantı için en uygun yerlerden biridir. Toplantı masrafları açısından da bizim ülkemizden epeyce ucuz bir yerdir. Kısaca söylemek istediğim, Mart ayında Magosa’da toplantıya gitmek bir turistik faaliyet değil ancak çalışma kampına gitmek olarak tanımlanabilir.
Sorun ne SURKOP ne İstanbul Birlik ne de başka Erdoğan Kartal’dır. Sorun “Sürdürülebilir Balıkçılık” üst başlığı ile son dört yıldır yükselen mücadele ve bu mücadelenin sonuçlarıdır. Sorun “Geleneksel kıyı balıkçılarında başlayan değişim” ve “Balıkçılık yönetiminde başlayan reform” sürecidir.
Balıkçılığımızın tarihsek kökleri olan yapısal sorunlarının tartışılması ve çözümü konusunda ileri atılan küçük ölçekli kıyı balıkçıları, sivil toplum ile buluşmuş ve bu sürecin en büyük itici güçlerinden biri haline gelmiştir. İşte bir gurup endüstriyel avcının her türlü çözüm önerisine karşı çıkabilmek için yaptıkları çirkin mücadelenin sebebi budur.
Sorun ve çözüm tartışmak yerine sorunları ve olası çözümleri tartışanları susturmaya çalışmak için mücadele etmekten başka çare bulamaktadırlar.
Örneğin Kıbrıs toplantısında tartışılan “Yasa dışı avcılık; Balıkçıların yaşam standartları; Balıkçı barınakları; Su Ürünleri Kooperatifleri; Nakil belgelerinin uygulanabilirliği; Balık stokları üzerindeki zorlayıcı etkiler; Su ürünleri avcılığının sürdürülebilirliği ve 3/1 Nolu tebliğ; Birim, bölge ve merkez su ürünleri kooperatiflerinin yapması gereken yatırımlar/projeler.” Konusunda ne düşünüğünüzü anlatarak başlayabilirsiniz.