Yeniliğe Neden İhtiyaç Vardır

Balıkçılıkta kötüye gidişin durdurulması için bir reform ihtiyacı üzerinde herkes hemfikirdir. Genelde avlanan hamsi, çaça, istavrit, sardalya, çinekop ve palamut miktarına bakarak durumun o kadar da kötü olmadığını düşünenler olacaktır. Oysa bu sayılan balık türleri kısa ömürlü olduğu için son gidecekler listesinde yer alır. Onları da kaybettikten sonra geriye elimizde denizanalarından başka bir şey kalmaz. Aslına bakılırsa bugün 1980-1990 döneminde erişilen 650 bin tonluk deniz balıkları av miktarının yarısına bile ulaşılamamakta ve toplam av içerisinde demersal (dip) ve semipelajik (ortasu) su ürünleri oranı giderek düşmektedir.

Uskumru, İri istavrit ve orkinozun Karadeniz ve Marmara'dan yok oluş süreci, diğer balıkların azalması ya da tükenmesi veya avlanan balıkların giderek boylarının küçülmesi başta palamut ve lüfer olmak üzere diğer balıkları kaybedeceğimiz günlerin çok uzak olmadığını bize göstermektedir.

Tüm bu sıkıntıya rağmen yakalanan balıklar uygun bir şekilde değerlendirilemediği için yok pahasına balıkçının elinden alınmakta ve balıkçı balık avlasa da avlamasa da her yıl borçlarına borç eklenmektedir.

Su ürünleri halkın beslenmesi ve toplum sağlığı yönünden çok önemli bir sektördür. Doğal kaynaklardan elde edilen su ürünleri üretiminin yerini hiçbir şey tutmadığı gibi insan kontrolü altındaki balık yetiştiriciliğinin en temel girdisi olan yem de balık avcılığına bağlıdır. Devletler üretimin ve halkın gıda güvenliğinin sürekliliğini sağlamak zorundadır. Birilerinin itirazı devletin önlem alma görevini ortadan kaldırılmaz. Sigara sektöründe son yıllarda yapılan reformlar, devletin halk sağlığı için nelerden feragat edip, hangi tepkilere göğüs gerebileceğinin iyi bir örneğidir. Tütün eken halkın ve fabrikalarda çalışan işçilerin tepkisi ayrıca tütün mamulleri satışından elde edilen gelir ve vergilerin boyutu hükümetin sigarayla mücadelesini sekteye uğratamamıştır. Balıkçılıkta da küçük bir kesimin çıkarları tüm halkın çıkarlarının önüne geçemeyeceğine inanıyoruz.


Yenilik Süreci


İşte bu durumu gören resmi otorite, tüm dünyadaki gelişmeleri, bilim adamlarının çağrılarını ve üyesi olduğumuz uluslararası birliklerdeki uygulamalar ve uyarıları da dikkate alarak gerek 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu gerekse önümüzdeki dönemi kapsayan Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğlerde önemli geliştirmeler yapmak için kolları sıvadı.

Bu çalışmalar -1980 li yılların ortasından itibaren balıkçılığımızda değişen şartların dikkate alındığı- yani balıkçılığın güncel durumunun bilincinde ve reform niteliğinde bir seri çalışmayı kapsamaktadır.

Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ilk olarak 10 Ocakta üniversiteler ve bakanlık uzmanlarına çağrı yaparak Ankara'da bir bilimsel istişare toplantısı düzenledi. Bu toplantıda balıkçılığın ülkemiz için önemli bir endüstri dalı olması, sosyal dengeler ve geçmişten gelen balıkçı alışkanlıkları da dikkate alınarak ortaya konulan çok ileri seviyedeki korumacı önlem önerileri süzgeçten geçirildi, tartışıldı. Buradan elde edilen veriler 20 Haziranda balıkçı temsilcilerinin de katıldığı toplantıda ele alındı fakat çıkartılan kargaşa nedeniyle tüm konular maalesef görüşülemedi.

10 Ocakta yapılan bilimsel kurul toplantısında ele alınan konulardan bazıları şu şekilde sıralanabilir;

1- Gırgır avılcılığının kıyıdan uzaklaştırılması
2- Gırgır ağlarında modifikasyonların engellenmesi, ağ uzunluk ve derinliğinin denetim altına alınması
3- Trol ağlarında seçiciliği azaltan modifikasyonların engellenmesi
4- Fanyalı ağlarda küçük balıkların avlanmasını engelleyecek göz açıklığı sınırlaması getirilmesi
5- Balıkçı başına toplam dip uzatma ağı miktarına sınırlama getirilmesi,
6- Kontrolü kolay ve seçici geleneksel av araçlarının kullanımının teşvik edilmesi
7- Akdeniz'de İskenderun körfezinde trol ve dip uzatma ağları ve avcılık yoğunluğunun azaltılması
8- Av araçları uygun yöntemle markalanması ve denetlenebilir hale getirilmesi
9- Endüstriyel balıkçılıktan ari denizel koruma alanları oluşturma

Bilimsel kurul toplantısında görüşülen bu kararlardan bir kısmına uygun bir geçiş takvimi oluşturularak veya hafifletilerek 3/1 numaralı Tebliğde yer verilmiştir. Buna rağmen alınan kararlar bir kesim tarafından tepkiyle karşılanmış, genel müdürlük, bakanlık ve başbakanlık baskı altına alınmaya, protesto ve boykotlarla kararlardan geri adım atılması sağlanmaya çalışılmıştır.

Geçmişten gelen Boğazda ve Marmara'da avuç içi kadar alanlarda devasa takımlarla avlanma ve balık ticaretini emeksizce sömürme alışkanlığı nedeniyle tüm halkımızın hakkı olan balıkların geçişini engelleme girişimleri devlet yetkililerinin dik duruşu ve aklıselim sahibi balıkçımız sayesinde yeterli destek bulamamıştır. Bu günlerde denize çıkan balıkçılarımızın tüm tezgahları hamsi ve palamutla doldurması düzenlemelerin balıkçıya bir engel oluşturmadığının da bir göstergesidir.

Ek Tedbirler

Avlama yöntemleri, av araç ve gereçlerine getirilen kısıtlamalar tek başına balıkçılığın sorunlarını çözemez. Balıkçılık sektörü av sahaları, balık ve balıkçıdan oluşur ve sağlıklı bir sektör bu üçünün ayakta tutulmasıyla sağlanır.


  • Alınması gereken tedbirlerin başında piyasaya balık arzının düzenlenmesi gelmektedir. Balığın avlanıp denize dökülmesi, yok pahasına satılması ya da 25 kuruşa fabrikaya gönderilmesi yerine denizde kalması tercih edilmelidir. Nakliye, paketleme, işleme aşamalarındaki katkı haricinde balıkçının avladığı balık üzerinden ölçüsüz kazançlar sağlanması ve kabzımallar tarafından balık üzerinde spekülasyon yapılması engellenmelidir. Alınan çok yüksek komisyon ve nakliye ücretlerinin bir karşılığı olarak balık haline gönderilen balığın getireceği zarar balıkçı – kabzımal arasında bölüştürülmelidir. Aksi taktirde kabzımallık yerine mutlaka toptancılık sistemine geçilmeli, aracılık yerine üreticiden malı satın alıp dağıtan bir oluşum desteklenmelidir. Bu süreci desteklemek amacıyla balıkçı kooperatifleri balığın taşınması, muhafaza edilmesi ve işlenmesi konusunda mutlaka adımlar atmalıdır. Bu kooperatiflerin asli görevi olup devlet özellikle muhafaza ve işleme konusunda kooperatiflere yardımcı olmalı ve halkımızın sağlıklı su ürününe yıl boyu erişmesi sağlanmalıdır.

İhtisas balıkçı kooperatif ve birliklerin kurulması, üretimin devamlılığını sağlama ve balıkçıların daha fazla gelir elde etmesinde faydalı olacaktır. Örneğin “Karadeniz Hamsi Üreticileri Birliği”, “Doğu Akdeniz Karides Üreticiler Birliği”, “Marmara Karides Üreticiler Birliği” gibi ihtisas kooperatifleri bu devasa sektörün bir sahibi olması, piyasada gerçek bir fiyat oluşturulması ve avlanan ürünün doğru dağıtılması ve değerlendirilmesi yönünden çok faydalı olacaktır. Bu büyük kooperatif işleme ve muhafaza tesisleri ile dağıtım organizasyonları kurarak üyelerinin menfaatlerini koruyabilir. Ayrıca arz fazlası olduğunda avcılığın durdurulması, böylece stoğun ve kazancın korunmasında, istatistiklerin temini, illegal avcılığın denetlenmesi, kotaların belirlenmesi ve dağıtılmasında etkin görev alabilir.


  • İkinci olarak balıkçılığın gerçek değerinin ortaya konması için verilerin doğru ve tam olarak kaydedilmesi sağlanmalıdır. Bu veriler; av miktarı ve çeşitliliği, çalışanların sosyo ekonomik özellikleri, çevresel ve diğer faktörlerden kaynaklanan üretim kayıpları, genel gelir- gider, kar – zarar kayıtları, av aracı vasıfları gibi üretimle doğrudan ilişkili pek çok konuda olmalıdır.



Özellikle avlanan her tür için av miktarı ve avlamada kullanılan aracın özelliklerinin bilinmesi balıkçılığın yönetiminde çok önemlidir. Birim çabada av miktarı bilinmeden stok tespiti yapılamaz. Sağlam verinin bilim adamlarına aktarılmadığı bir balıkçılık sektöründe “neden stoklarımızı belirlemiyoruz” gibi bir soru sorulamaz.

Bu başlık kapsamında ürünün izlenebilirliğinin sağlanması da anılabilir. Basit bir menşei belgesi yerine avlamadan sofraya kadar ürünün izlenebilirliğini sağlayacak kayıt-barkod sistemine geçilmelidir Bu amaçla ürünün büyük kasalar ve paketlerle sadece paketleme tesislerine gönderilmesine müsaade edilmeli, satışa gönderilen balıklar türüne göre 0.5, 1, 2 ve 3 kg luk paketler halinde etiketlenerek kasalanmalıdır.

  • Üçüncü olarak bir an önce eldeki veriler kullanılarak kayda değer her tür için kota uygulamasına geçilmelidir. Balık avlamak isteyen bir balıkçı sezon başında buna ilişkin izni ve ne kadar avlayabileceğini merkezi otoriteden almalıdır. Mutlaka dağıtılan kota karşılığında cüzi bir para alınmalı ve bu sayede balıkçının illegal balıkçılığı otokontrolü ve karlılık açısından küçük balıkların avlamaması teşvik edilmelidir. Kota sistemi sayesinde yakıt ve benzeri konularda verilecek desteklerin miktarı doğru olarak saptanabildiği gibi, çevresel ve diğer faktörler nedeniyle kotanın altında avcılıktan meydana gelen kayıplar devlet tarafından karşılanmalıdır. Bu sistemin işleyebilirliği tamamen yukarıdaki iki özellikle de ikinci maddenin tam uygulanmasına bağlıdır. Yani önce av verilerinin tam temin ve kontrolü ile ürünün izlenebilirliği sağlanmalı, sonra kota sistemine geçilmelidir.


  • Dördüncü olarak; planlı bir şekilde filo küçültülmelidir. Tekne sayılarından başka av aracı sayı ve boyutlarında, ağ gözü açıklıklarında, tekne boyut ve motor güçleri ile donanımlarında düzenlemeler getirilmelidir. Balıkçılık gelirlerini artıracak önceki önlemlerin peşinden filo küçültme sayesinde balıkçılık gelirlerinin her sınıftan balıkçı arasında adil dağıtılması sağlanmalıdır. Bilinçsiz balıkçının benim teknem daha büyük, donanımlı ve hızlı meyanındaki filo kapasitesini artırıcı yarışı engellenmeli, bu amaçla her av aracı için tekne boyut ve gücü her ne olursa olsun, belirli bir büyüklük ve sayı sınırı getirilmelidir.

Her av aracı tipi için azami tekne boyu ve motor gücü de sınırlandırılmalı, tekne boylarında küçülme sağlanamasa bile her avcılık tipi için ana ve yardımcı makine büyüklüklerine sınır getirilerek, haksız rekabet ve yarış önlenmelidir.

Filo küçültme için bu yıl çıkarılan tebliğ yeniden revize edilmeli, halen aktif avcılık yapan teknelerden avcılıktan çekilmek isteyenlere bunu sağlayacak büyüklükte bir fiyatlandırma politikası oluşturularak tebliğ yeniden yayınlanmalıdır. Bu yeni düzenlemede ağlar, cihazlar ve makineler de tanımlanmalı ve fiyatlandırılmalıdır. Suistimalleri önlemek bakımından ekipman için bir üst sınır belirlenmelidir.

  • Beşinci olarak; yapılan düzenlemelerin çok farklı boyutlara sahip filoda belirli vasıfların dışında kalan özellikle de derin sularda avlanması zor olan nispeten küçük ve güçsüz teknelerin iflasını önleme, diğerlerinin de ayakta tutularak, balıkçının reformlara desteğinin sağlanması ve yeni reformların kolay uygulanabilmesi amacıyla balıkçıların Ziraat Bankası'na olan borçları uygun bir süre faizsiz olarak ertelenmelidir.


Buna ilaveten, kabzımal ve balık unu-yağı fabrikalarına olan borçlar da takımların şartları dikkate alınarak merkezileştirilmeli ve faizsiz olarak vadeye yayılmalıdır.



Balık Avcılığı ve Yetiştiriciliğine İlişkin Devam Etmesi ve İlave Edilmesi Gereken Düzenlemeler


Bu başlık altında sürdürülebilir balıkçılığın genel kuralları ve değişen duruma uygun yeni tedbirler sıralanabilir. Bunlar;

  1. Balıklara en az bir kez üreme şansı verilmelidir. Bu amaçla her balık türü için bir kere yumurtladıktan sonraki bir uzunluğa denk gelen “avlanmasına izin verilen en küçük balık boyu” belirlenmeli ve daha küçük boydaki balıklar avlanmamalıdır.
  2. Belirlenen bu boydan daha küçük bireylerin ve avlanması istenmeyen su ürünlerinin yakalanmasını önleyebilen seçici av araçları kullanılmalı, kullanılması teşvik edilmelidir.
  3. Avcılık seviyesi, doğada yeterli miktarda yumurtlayabilecek özellikte anaç ve büyüyerek sonraki yıllarda avlamaya uygun hale gelecek genç nesil kalacak şekilde sınırlandırılmalıdır.
  4. Stokların toparlanmasına, üremesine ve doğal göçlerine izin verecek zaman aralığında avcılık yapılmalıdır. Yumurtalı balıkların yoğun sürüler oluşturduğu zamanlarda avcılık yapılmamalıdır.
  5. Balıkların göçlerini engelleyecek avlanma yöntemlerinden, yapılaşmadan ve doğal yapıyı bozan diğer faliyetlerden kaçınılmalıdır.
  6. Balıkların üreme ve beslenme alanları ile sucul hayatın önemli parçası olan deniz çayırları, midye bankları ve mercan resifleri gibi özel alanlar avcılık faaliyetlerinden, her türlü kirlilikten, yapılaşmadan ve doğal yapıyı bozacak diğer çalışmalardan korunmalıdır.
  7. Su ürünleri yetiştiriciliği, akvaryumculuk ve bilimsel çalışma amacıyla türler doğal yaşam alanları dışındaki bölgelere kontrolsüz götürülmemelidir. Gemi taşımacılığında balast sularıyla canlıların bir bölgeden diğerine taşınması önlenmeli ve kanal inşatı gibi çalışmalarda coğrafi ve iklimsel doğal engellerin kaldırılmamasına azami dikkat edilmelidir.
  8. Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık unu ihtiyacını artıran ve doğal balık stokları üzerindeki baskıyı daha fazla artıran etçil balıklar yerine hepçil ve otçul balıklara ağırlık verilmelidir. Yüksek oksijen içeren kaliteli sularda yetiştirilen alabalık gibi türler yerine geniş toleranslı sazan, ot sazanı, yayın ve kanal yayını gibi türlere yönelinmelidir.


Saygılarımla

Yrd. Doç. Dr. Yakup ERDEM
Sinop Üni. Su Ür. Fak.
Su Ür. Avl. ve İşl. Abd.
Öğretim Üyesi
ve Gelbalder Kurucu Üyesi